Bu çalışma Osmanlı tarihinin son döneminde karşımıza çıkan Genç/Yeni Osmanlılar Cemiyeti ve bu cemiyetin üyelerinden Ali Suâvi’nin Milliyetçilik, Meşrutiyet, Halkçılık, Vatanseverlik ve Sivil İtaatsizlik gibi öne çıkan görüşlerini ele almaktadır. Yeni Osmanlılar’ın kurulma sürecinde 1789 Fransız ihtilali dönemin diğer devletleri gibi Osmanlılar için de her alanda yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu dönemde sosyal ve siyasi hayatta eşitlik ile millet ve milliyetçilik kavramları Osmanlı coğrafyasında görülmeye başlamıştır. Nitekim başta Balkan coğrafyası olmak üzere Osmanlı idaresinden ayrılmak isteyen bağımsızlık hareketleri baş göstermiştir. Bunlar arasında 1804 Sırp İsyanı ve 1821 Yunan İsyanı dikkat çekicidir. Yaşanan süreçte Osmanlı idaresi yeni adımlar atmak durumunda kalmış ve bu durum öncelikle askeri ıslahatlarda kendisini göstermiştir. Islahatlar Avrupa ile yakın teması ve etkilenmeyi beraberinde getirmiştir. Bu arada aynı zamanda yurt dışına öğrenciler, diplomat ve devlet görevlileri gönderilmiştir. Bu bağlamda Osmanlılar Fransa ve İngiltere ile diplomatik ilişkilere başlamıştır. Bu gelişmeler Osmanlı gündemine meşrutiyet ve meclis, eğitim alanında yenilikler, hukuki alanda eşitlik gibi yeni fikir ve yaklaşımları taşımıştır. Yeni durum II. Mahmud, Abdülmecid ve II. Abdülhamid dönemlerinde devam etmiş ve farklı gelişmelere yol açmıştır. II. Mahmud döneminde (1808-1839) Bâb-ı Âli tesis edilmiş ve Yeniçeri Askeri Sistemi ilğa edilmiştir. Ayrıca eğitim alanında yeni yaklaşımlar gündeme gelmiştir. II. Mahmud’dan sonra Abdülmecid döneminde (1839-1861) 1839 Gülhâne Hatt-ı Hümâyunu yani Tanzimat ilan edilmiştir. Bu şekilde bütün Osmanlı vatandaşlarının eşitliği kabul edilmiştir. Bütün bu gelişmelerle Osmanlı yönetimi kapılarını Avrupa’ya oradan gelecek etkilere geniş bir şekilde açmıştır. Bu süreçte ortaya çıkan Genç/Yeni Osmanlılar bu fikir ve kavramları programlarına koyarak Osmanlı Devleti’ni Avrupa ile aynı düzeye getirme iddiasıyla faaliyete başlamıştır. Genç Osmanlıların oluşum sürecinde Şinâsi’nin Tasvîr-i Efkâr’daki yazıları yön vermiştir. Genç Osmanlılar öncelikle Tanzimat Fermanı’nda ifade edilen devlet anlayışının takipçileri olmuştur. Sultan Abdülaziz döneminde (1861-1876) Belgrad ormanında 1876 yazında bir piknikte bir araya gelen altı isim cemiyetin kurucuları olarak bilinir. Bu isimler Mehmed, Nuri, Reşad, Namık Kemal, Âyetullah ve Refik Beyler’den oluşmaktaydı. Bu aşamada Sadrazam Âlî Paşa’nın yönetim anlayışına şiddetle karşı çıkmaktaydılar. Tanzimat Fermanı dikkate alındığında ise daha muhafazakâr bir konumda idiler. Meşrutiyet, Meclis ve Osmanlıcılık olmak üzere üç esas görüşü benimsemişlerdi. Bu noktada II. Mahmud döneminde faaliyete başlayan Tercüme Odası’nda hemen hepsinin bier kâtip olarak görev yapmaları bu düşünlerden etkilenmelerimde rol oynamıştır. Temel düşüncesi Avrupa’ya dayanan Genç Osmanlıların faaliyetleri idare ile çatışmaya da sebep olmuştur. Topluluğun önde gelen isimlerinden birisi Ali Suâvi’dir. 1839’da İstanbul’da doğan Suâvi, Sultan Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murad ve II. Abdülhamid dönemlerinde yaşamıştır. İlk eğitimini Davud Paşa Rüşdiyesi’nde almıştır. Aynı zamanda camilerdeki ders halkalarına katılarak dini eğitim almıştır. On sekiz yaşında da hac görevini yerine getirmiştir. Hac dönüşünde Serasker Kapısı, Dersaadet Yoklama Kalemi’nde kâtiplik ve Bursa Rüşdiye’nde muallimlik yanında Simav Rüşdiye’nde ders vermiştir. Daha sonra Filibe’de Tahrirat Müdürü olarak görevlendirilmiştir. Ancak konuşmalarında insanları ayaklanmaya teşvik ettiği gerekçesiyle Vali Ata Bey ile arası açılmış ve görevinden uzaklaştırılmıştır. Bu süreçte Namık Kemal ile tanışan Suâvi oluşuma katılmıştır. Aynı zamanda gazetelerde yazılar yazan Suâvi, başta Muhbir gazetesindeki yazıları olmak üzere cemiyetin söz konusu fikirlerinin ateşli bir savunucusu olmuştur. 1867’de Muhbir kapatılmış ve Suâvi Kastamaonu’ya sürgün edilmiştir. Mustafa Fazıl Paşa’nın davetiyle de Kastamonu’dan kaçarak Paris’e gitmiştir. Buradan Londra’ya geçen Suâvi Muhbir gazeteini neşretmeye ve Genç Osmanlılar’ın fikirlerini savunmaya devam etmiştir. 1876 Kasım ayında İstanbul’a dönen Suâvi, II. Abdülhamid’in yönetimini Avrupa devletlerinin de etkisiyle bir baskı rejimi olarak tanımlayarak yönetime karşı mücadeleye iştirak etmiştir. Bu bağlamda V. Murad’ı hapsedildiği Çırağan Sarayı’ndan kaçırıp tekrar Osmanlı tahtına çıkarmak üzere başlatılan Çırağan Vak’ası’nda (20 Mayıs 1878) öldürülmüştür. Suâvi’nin en önde yer aldığı bu tarihi olay Ali Suâvi Vak’ası olarak da bilinmektedir.
This study deals with the Young/New Ottomans Society, which emerged in the last period of Ottoman history, and the prominent views of Ali Suavi, one of the members of this society, such as Nationalism, Constitutionalism, Populism, Patriotism and Civil Disobedience. During the establishment of Young Ottomans, the French Revolution of 1789 was the beginning of a new era in every field for the Ottomans, as for other states of the period. In this period, the concepts of equality in social and political life, nation and nationalism began to be seen in the Ottoman geography. As a matter of fact, independence movements that wanted to separate from the Ottoman administration emerged, especially in the Balkan geography. Among these, the Serbian Revolt of 1804 and the Greek Revolt of 1821 are noteworthy. In this process, the Ottoman administration had to take new steps, and this situation manifested itself primarily in military reforms. The reforms brought about close contact and influence with Europe. Meanwhile, students, diplomats and government officials were sent abroad. In this context, the Ottomans started diplomatic relations with France and England. These developments brought new ideas and approaches to the Ottoman agenda, such as constitutionalism and parliament, innovations in the field of education, and equality in the legal field. The new situation continued during the periods of Mahmud II, Abdulmecid and Abdulhamid II and led to different developments. During the reign of Mahmud II (1808-1839), Sublime Porte was established, and the Janissary Military System was abolished. Additionally, new approaches have come to the fore in the field of education. After Mahmud II, during the reign of Abdülmecid (1839-1861), the 1839 Gülhane Hatt-ı Hümâyunu, or Tanzimat, was declared. In this way, the equality of all Ottoman citizens was accepted. With all these developments, the Ottoman administration widely opened its doors to Europe and the influences coming from there. The Young/New Ottomans who emerged in this process started their activities with the claim of bringing the Ottoman Empire to the same level as Europe by putting these ideas and concepts into their programs. Şinâsi's writings in Tasvir-i Efkar guided the formation process of the Young Ottomans. The Young Ottomans were primarily followers of the state concept expressed in the Tanzimat Edict. Six people who came together at a picnic in the Belgrade Forest in the summer of 1876 during the reign of Sultan Abdülaziz (1861-1876) are known as the founders of the society. These names included Mehmed, Nuri, Reşad, Namık Kemal, Âyetullah and Refik Bey. At this stage, they were strongly opposing the management approach of Grand Vizier Âlî Paşa. Considering the Tanzimat Edict, they were in a more conservative position. They adopted three main views: Constitutionalism, Parliament and Ottomanism. At this point, the fact that almost all of them worked as clerks in the Translation Chamber, which started operating during the reign of Mahmud II, played a role in my being influenced by these ideas. The activities of the Young Ottomans, whose basic idea was based on Europe, also caused conflict with the administration. One of the leading names of the community is Ali Suavi. Born in Istanbul in 1839, Suavi lived during the reigns of Sultan Abdulmecid, Abdulaziz, Murad V and Abdulhamid II. He received his primary education at Davud Paşa Junior High School. At the same time, he received religious education by attending lecture circles in mosques. He completed his pilgrimage at the age of eighteen. On his return from pilgrimage, he worked as a clerk at Serasker Kapısı, Dersaadet Attendance Office, and as a teacher at Bursa Rüşdiye, and also taught at Simav Rüşdiye. Later, he was appointed as the Director of Tahrirat in Plovdiv. However, he had a falling out with Governor Ata Bey on the grounds that he encouraged people to revolt in his speeches, and he was removed from his post. Suavi, who met Namık Kemal in this process, joined the formation. Suavi, who also wrote articles in newspapers, became an ardent defender of the society's ideas, especially in his articles in Muhbir newspaper. In 1867, Muhbir was closed and Suavi was exiled to Kastamonu. With the invitation of Mustafa Fazıl Paşa, he escaped from Kastamnu and went to Paris. From here, Suavi went to London and continued to publish the Muhbir newspaper and defend the ideas of the Young Ottomans. Suavi, who returned to Istanbul in November 1876, participated in the struggle against the rule of Abdulhamid II, defining it as a regime of oppression with the influence of European states. In this context, he was killed in the Çırağan Incident (May 20, 1878), which was initiated to kidnap Murad V from the Çırağan Palace where he was imprisoned and bring him back to the Ottoman throne. This historical event, in which Suavi was at the forefront, is also known as the Ali Suavi Incident.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Religious Studies (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | August 22, 2024 |
Acceptance Date | December 19, 2024 |
Published in Issue | Year 2024Volume: 24 Issue: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.