İbâzıyye, hicrî 1. asırda Müslümanlar arasındaki Sıffîn Savaşı’nda tahkîm olayına karşı çıkan ilk Hâricîlerin/Muhakkime’nin bir devamı olarak Basra’da ortaya çıkmıştır. İbâzıyye, fıkhî bir mezhep olarak kendi kaynaklarından ziyade başka kaynakların dilinden Hâricî çatısı altında ele alınmıştır. Mezhebin fıkhı ve usûlü, ilk dönemde itikadî ve siyasî alanda yaşanan olumsuzlukların bıraktığı izlenimin gölgesinde kalmıştır. İbâzıyye, tahkîme karşı çıkan ilk Hâricîler sonrasında oluşan hareketin içinde yer almıştır. Ancak bu oluşumun daha sonraki süreçte kendi içinde yaşadığı ayrışma, İbâzîlere ait olmayan bazı kaynaklarda yeterince dikkate alınmamıştır. Bu kaynaklarda İbâzıyye’nin fıkıh ve usûlüne birtakım görüşler isnad edilmiştir. Bunlardan bazıları doğrudan bazıları da Hâricî çatısı altında onlara nispet edilen görüşlerdir. Zira İslâm dünyasında yaygın olan anlayışa göre İbâzîler Hâricî gruplar arasında zikredilmektedir. Ayrıca Hâricî gruplar arasında kabul edilen İbâzîlerin dışında fıkıh ve usûl alanında kaynakları bize ulaşan veya bu alanlarda eser telif eden başka bir grubun varlığından da bahsedilmez. Öte yandan bu görüşler Hâricîlere nispet edilirken İbâzîler istisna edilmeksizin ileri sürülmektedir. Hatta ileri sürülen bazı görüşlerde bütün Hâricî grupların ittifak halinde olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla gerek doğrudan gerek Hâricî çatısı altında dolaylı olarak İbâzîleri de içine alacak şekilde kendilerine nispet edilen görüşlerin iyi araştırılması gerekir. Çünkü aynı çatı altında kabul edilseler de Hâricî gruplar arasında görüş farklılığının olabileceği unutulmamalıdır. Bu sebeple İbâzîlerin kaynaklarına inilmeden doğrudan İbâzîlere nispet edilen ya da toptancı bir yaklaşımla Hâricîlere nispet edilen ve diğer bütün fırkalara özellikle İbâzîlere şamil gelen görüşlerin ihtiyatla karşılanması gerekir. İbâzıyye mezhebi, İslâm tarihi boyunca daha çok itikadî ve siyasi yönüyle ön plana çıkmıştır. Bu yönüyle ön plana çıkmış olsa da aynı zamanda amelî yönü de olan fıkhî bir mezhep ve fıkhî olan her mezhepte olduğu gibi bu mezhebin de dayandığı bir usûlü bulunmaktadır. Diğer İslâm mezhepleri mensupları itikatta ve amelde Mâtürîdî-Hanefî ya da Eş‘arî-Şâfiî gibi farklı mezheplere mensup olmalarına karşın İbâzî mensubu hem itikatta hem de amelde İbâzî sayılmaktadır. Ancak mezhebin fıkhî yönü ve bu fıkhın dayandığı usûl, itikadî ve siyasi boyutuna dair yapılan tartışma ve değerlendirmelerin gölgesinde kalmıştır. İbâzîler, tahkîme karşı çıkma, tahkimin sonucunu kabul etmeme ve Hz. Ali’nin ordusundan ayrılma manasına gelen ve aynı zamanda siyasî bir anlam içeren Hâricîlikle anılmaya karşı değillerdir. Ancak muhaliflerini müşrik, canlarını ve mallarını mubah gören ve kadınlarının esir edilmesini helal sayan, dinden çıkma anlamına gelen Mârika ile özdeşleşen Hâricîlik mefhumuna ve Havâric zümresi altında anılmaya şiddetle karşıdırlar. İbâzîlere ait olmayan kaynaklarda yer alan iddiaların ötesinde İbâzıyye’nin gerek fıkıh gerekse usûl anlayışının yeterince bilindiği söylenemez. Bazı akademik çalışmaları ayrı tutarsak, genelde İbâzıyye mezhebi, özelde mezhebin usûl anlayışı hakkında bilinenler ve kendilerine nispet edilen görüşler, onlara ait olmayan kaynaklarda yer alan bilgilerle sınırlıdır. İbâzıyye’ye isnad edilen bazı usûlî, fıkhî ve itikadî görüşlere ilk dönemlerden itibaren temel teşkil eden makâlât türü eserler günümüzde de referans kabul edilmektedir. İbâzîlere ait olmayan kaynaklarda Hâricî adı altında ya da doğrudan İbâzîlere nispet edilen birçok görüş yer almaktadır. Herhangi bir mezhebin görüşünü farklı mezhep kaynaklarından araştırmanın birtakım yararları olabilir. Fakat bunu sadece farklı mezhep kaynaklarına istinaden tespit etmeye çalışmak son derece mahzurlu bir yöntemdir. Bu sebeple, İbâzıyye mezhebinin sahip olduğu anlayışın doğru bir şekilde anlaşılabilmesi, İbâzîlere ait kaynakların referans alınmasıyla mümkündür. Kendilerine ait kaynaklar referans alınmadan bir sonuca varmaya çalışmak bilimsel açıdan doğru bir yöntem değildir. Bu çalışmada İbâzîlere ait olmayan kaynaklarda fıkıh ve usûlüne dair doğrudan ya da dolaylı olarak bir şekilde kendilerine nispet edilen görüşlerin tespiti amaçlanmaktadır. Ayrıca söz konusu kaynaklarda tespit edilen görüşlerin yine İbâzî kaynaklarına inilerek doğru olup olmadığının tespiti hedeflenmektedir.
Bu makale “İbâzıyye'nin Fıkıh ve Usûlüne İsnad Edilen Bazı Görüşlerin Tespiti ve Değerlendirilmesi” başlıklı doktora tezinden (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024, Van) yararlanılarak hazırlanmıştır.
Ibāziyya emerged in Basra as a continuation of the early Khāricīs (Muhaqqimeen), who opposed the arbitration (tahkīm) during the Battle of Siffīn, a pivotal event in early Islamic history. As a jurisprudential sect, Ibāziyya has often been discussed under the broader category of Khāricīs in sources not originating from the Ibāzīs themselves. These sources, particularly those from later periods, often overshadow the sect’s jurisprudence and methodology due to the political and theological controversies surrounding the early Khāricīs. However, it is crucial to distinguish Ibāziyya from the broader Khāricī movement, as they opposed certain theological stances and political extremism attributed to other Khāricī groups. Despite the historical and political prominence of Ibāziyya, which has often overshadowed its jurisprudential contributions, the sect is fundamentally a jurisprudential school with its own legal methodology. While other Islamic sects are typically classified based on both their theological beliefs and their legal schools (e.g., Maturīdī-Hanafī or Ash'arī-Shāfi'ī), the Ibāzī identity is defined by both faith and legal practice. However, the jurisprudential side of Ibāziyya has largely been overshadowed by the emphasis on its theological and political aspects, especially in sources external to the sect. Ibāzīs have been historically and politically associated with the Khāricī label, particularly because of their opposition to arbitration and the separation from 'Ali's army during the Battle of Siffīn. Nevertheless, they strongly rejected the more radical elements of Khāricism, such as the extreme views held by the Hawārij, who deemed their opponents apostates, permissible to kill, and whose lives and property were considered lawful to seize. Ibāzīs firmly distanced themselves from such extreme interpretations, which are often erroneously associated with the Khāricī movement as a whole. The Ibāziyya’s theological and jurisprudential principles are often derived from sources not directly from their own tradition. The majority of knowledge about the Ibāzī legal and theological views is based on works written by scholars outside the sect. These include maqālāt-type texts that have influenced how their views are understood, often attributing positions on usul (principles of jurisprudence) and fiqh (Islamic jurisprudence) to them. However, the accuracy of these views is questionable because they may misrepresent or distort the original positions of the Ibāzī sect. Researching these views solely through external sources is a problematic approach, as it may not accurately reflect the authentic Ibāzī stance. A correct understanding of Ibāziyya’s fiqh and usul is best achieved by referring to sources written by Ibāzī scholars. Without consulting these original sources, any conclusions drawn about their views will remain incomplete and potentially flawed. Therefore, it is essential to approach the study of Ibāziyya from within its own textual and doctrinal framework. The goal of this study is to investigate the views attributed to the Ibāzī sect in non-Ibāzī sources, critically assess their accuracy, and correct any misattributions by consulting authentic Ibāzī texts. In conclusion, while the Ibāzī sect is often discussed within the context of Khāricī history, its jurisprudence and methodology deserve independent examination. Accurate understanding of their views on fiqh and usul requires careful study of Ibāzī sources, as relying solely on external, often biased, interpretations will fail to provide a true picture of their legal and theological positions.
This study was produced based on the PhD thesis named " Identification and Evaluation of Some Views Attributed to Ibāziyya's Fiqh and Usūl” (Van Yüzüncü Yıl University, Social Sciences Institute, 2024, Van)
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | March 29, 2024 |
Acceptance Date | September 10, 2024 |
Published in Issue | Year 2024Volume: 24 Issue: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.