Arap şiirinin en eski şiir formlarından biri olan recez, Câhiliye Dönemi’nde daha çok halk ezgileri ve çocuk şarkılarında kullanılan, çalgıyla söylenen, ritimli, basit kısa şiirlerden meydana gelmiştir. Başlangıçta sanatsal değeri kasideye göre daha alt düzeyde olan recez, Emevîler Dönemi ile edebî değer açısından yüksek bir seviyeye ulaşmış; kasideye benzer muhteva planı ve beyit sayısının uzunluğuyla tebarüz etmiştir. Abbâsîler Dönemi’nde görülen şiirin muhteva ve üslup açısından yaşadığı değişimin etkileri urcûzelerde de görülmüştür. Bu dönemde söylenen recez örneklerinde ilmi meseleler, didaktik manzumeler şeklinde ele alınmaya başlamış; talimi şiir denen bu gelenek modern döneme kadar sürmüştür. Şiirin ezberlenmeye ve hatırda tutmaya müsait yapısından istifade etmek isteyen özellikle ilim sahibi şairler, recez türü şiirlerin kafiye bulma kolaylığı sağlaması ve bu sayede uzun izahlar yapmaya imkân tanıması nedeniyle bu şiir türüne sıkça başvurmuştur. Bu şairlerden biri de urcûzesi çalışmanın konusunu oluşturan Ahmed b. Abdülazîz el-Hilâlî’dir. Mağrib bölgesinin tanınmış âlimlerinden biri olan Hilâlî ilmi kişiliği, yazmış olduğu eserleri ve yetiştirdiği talebeleri ile yaşamış olduğu 18. yüzyılda Mağrib bölgesinde önemli izler bırakmış bir âlimdir. Tefsir, hadis, fıkıh, akaid, mantık ve tasavvuf ilimlerinde zamanının zirve şahsiyetlerinden biri olarak, hayatını talebe yetiştirmeye adamış olan Hilâlî’nin, sonrasında bölgede ismini duyurmuş birçok talebesi olmuştur. Bunlar içinde tarihçi Muhammed b. Tayyib el-Kādiri, İbn Sûde gibi önemli âlimler vardır. İlim adamlığının yanı sıra aynı zamanda bir şair olan Hilâlî, urcûze formunu halkı irşat etmek üzere yazmış olduğu söz konusu şiirinde olduğu gibi ilmi meselelerin izahında da kullanmıştır. Onun en-Naṣîḥatü’l-Hilâliyye adıyla bilinen urcûzesi, sûfî meşrebinin etkilerinin görüldüğü, genel halk kitlesini muhatap alan bir nasihatname tarzında kaleme alınmış; şiirde muhatap aldığı kitleye uygun olarak son derece yalın ve samimi bir üslup tercih edilmiştir. Bu nedenle Hilâlî’nin urcûzesi bölgede çok tutulmuş, üzerine birçok şerh yazılmış ve etkileri günümüze kadar sürmüştür. Hilâlî söz konusu şiirine hamdele, salvele ve Hz. Peygamber’in ailesi ve ashabına dua ederek başladıktan sonra gafletten uyanmaya, ölümü ve ahiret gününün çetin hallerini akıldan çıkarmamaya çağrı yapmakta, ilim ve amelin önemini vurgulayarak takva, verâʿ, züht, kanaat gibi kavramlara değinmekte ve yine salat ve selam ile şiirini bitirmektedir. Şiir, her beytin altı tefʾileden meydana geldiği recezin tam bahriyle yazılmış olup beyitleri meydana getiren şatırlar kendi içinde kafiyelidir ki bu tür recezlere müzdevice denmektedir. 130 beyitlik şiirinin yaklaşık üçte birini tokluğun sebep olduğu afetler ve bundan kaçınma yollarına ayıran Hilâlî özellikle bu bölümün telifinde Gazzâlî’nin İḥyâʾü ‘ulûmi’d-dîn adlı eserinden fazlaca esinlenmiş, hatta kimi dizelerini olduğu gibi İhyâ’dan alarak şiir kalıbına aktarmıştır. Urcûzesinde birçok ayet-i kerimeye ve hadis-i şerife göndermelerde bulunan şair hadis ilmindeki vukûfiyetine rağmen bazı mevzû hadisleri eserine derç etmiştir. Telif amacına uygun olarak öncelikle mesajını en yalın bir şekilde iletmeyi benimsemiş olan Hilâlî bu nedenle şiirde sanatsal ve edebî yönü ikinci plana itmiştir. Bununla birlikte özellikle hissiyatını daha etkili bir şekilde aktarmak için kullandığı te‘accub, istifham, nidâ gibi inşâî cümlelerin ağırlıkta olduğu me‘ânî üsluplarıyla, teşbih, istiare, tıbâk, lüzûm-ı mâ lâ yelzem gibi beyân ve bedî‘ sanatlarıyla şiir, belagat açısından zengin bir anlatıma sahiptir. Buna rağmen şiirin özellikle Mağrib bölgesinde bugün dahi sahip olduğu şöhretinin, onun edebî yönünden ziyade kalplere tesir eden samimi üslubuna bağlı olarak yaygınlık kazandığını düşünmek daha doğru bir yaklaşımdır.
Rajaz, one of the oldest poetry forms of Arabic poetry, consists of rhythmic, simple, and short poems that were sung with instruments, mostly used in folk melodies and children's songs during the Jahiliyyah period. Rajaz, whose artistic value was initially lower than the ḳaṣīda, reached a high level in terms of literary value during the Umayyad Period, and was distinguished by its content plan and the length of the number of couplets similar to the ḳaṣīda. The effects of the change that poetry experienced in terms of content and style during the Abbasid Period were also seen in the urjūzas, scientific issues began to be discussed in the form of didactic poems in the examples of rajaz sung during this period, and this tradition called 'taʿlīmī poetry' continued until the modern period. Particularly scholarly poets, who wanted to benefit from the structure of poetry that can be memorized and remembered, have frequently resorted to this type of poetry because rajaz type poems provide ease in finding rhymes and thus allow for long explanations. One of these poets is Aḥmad b. ʿAbd al-ʿAzīz al-Hilālī, whose verses are the subject of the study. al-Hilālī, one of the well-known scholars of the Maghreb region, is a scholar who left significant traces in the region in the 18th century with his scholarly personality, the works he wrote and the students he educated. As one of the leading figures of his time in the sciences of Tafsīr, Ḥadīth, Fiḳh, ʿAḳâʾid, Logic and Sufism, al-Hilālī devoted his life to raising students and had many students who made a name for themselves in the region. Among these are historian Muḥammad b. Ṭayyib al-Ḳādirī and Ibn Sude. In addition to being a scholar, al-Hilālī, who was also a poet, used the urjūza form to explain scientific issues, as in the poem in question, which he wrote to guide the people. His urjūza, known as an-Naṣīḥat al-Hilāliyyah, was written in the style of an advice book addressed to the general public, in which the influences of the Sufi disposition are visible. An extremely simple and sincere style was preferred in accordance with the audience he addressed in the poem. For this reason, al-Hilālī's urjūza was very popular in the region, many commentaries were written on it and its effects have continued to this day. After starting his poem by praising and praying for the Prophet's family and companions, al-Hilālī calls on people to wake up from heedlessness, not to forget death and the difficult situations of the afterlife, emphasizes the importance of knowledge and deeds, touches upon concepts such as piety, vera, asceticism, contentment, and again salat and prayer. He ends his poem with a greeting. The poem is written in the full rhyme of the rajaz, where each couplet consists of six tafʿilas, and the lines that make up the couplets rhyme within themselves, and this type of rajaz is called muzdawija. al-Hilālī, who devotes approximately one third of his 130-couplet poem to disasters caused by satiety and ways to avoid them, was particularly inspired by al-Ġazzālī's work called Iḥyā’ ‘ulūm al-dīn in the composition of this section, and even transferred some of his lines from Iḥyā to the poetic form. The poet, who made references to many verses of the Quran and hadiths in his verses, included some fabricated hadiths in his work, despite his knowledge in the science of hadith. al-Hilālī, who adopted the principle of conveying his message in the simplest way in accordance with the purpose of writing, therefore pushed the artistic and literary aspects of poetry to the background. In addition, poetry has a rich expression in terms of eloquence, especially with its metaphorical styles in which constructional sentences such as taʿaccub, istifhām, nidā (exclamation), which it uses to convey its feelings more effectively, and expressive and badīʿ arts such as similes, metaphors, ṭibāḳ, luzūm mā lā yalzam. Despite this, it is a more accurate approach to think that the fame of poetry, especially in the Maghreb region, has gained popularity even today due to its sincere style that affects hearts rather than its literary aspect.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Arabic Language and Rhetoric |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2024 |
Submission Date | March 30, 2024 |
Acceptance Date | July 10, 2024 |
Published in Issue | Year 2024Volume: 24 Issue: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.