2011 yılında Ortadoğu ve Akdeniz bölgesinde başlayan Arap baharının ardından yaşanan iç savaşlar neticesinde Arap ülkelerindeki milyonlarca Arap, mülteci haline gelmiştir. İltica ile birlikte pek çok Arap edebiyatçı da mülteci durumuna düşmüş ve yaşadıkları psikolojik travmaları, gittikleri ülkelerde kaleme aldıkları edebi ürünlerinde dile getirmişlerdir. Başta Suriye olmak üzere Libya, Irak, Yemen gibi ülkelerde yaşanan söz konusu dramları eserlerinde tüm gerçekliğiyle okuyucuya yansıtan bu edebiyatçılardan birisi de Mudunu’l-Yemâm adlı romanın yazarı olan İbtisâm Tireysî’dir. Tireysî, Suriye’de yaşanan savaş sürecinde meydana gelen acı olayları etkili bir üslupla ve detaylı tasvirlerle okuyuculara aktarmıştır. Yazarın romanda değindiği konuları genellikle ayrımcılık, çiğnenen insan hakları, insanların ellerinden alınan özgürlükler, katliamlar ve özellikle kadınlara yönelik işlenen tecavüz eylemleri gibi meseleler oluşturmaktadır. Benzer anlatım tarzları ve işlenen konular Tireysî gibi savaş neticesinde mülteci durumuna düşmüş edebiyatçıların eserlerinde de mülahaza edilmektedir. Bu bakımdan ortaya konan bu eserlerin mülteci edebiyatı üst başlığı altında değerlendirilmesi mümkündür. İşte bu çalışmada Tireysî’nin, Mudunu’l-Yemâm adlı romanı mülteci edebiyatı çerçevesinde incelenecektir.
Millions of Arabs in Arab countries have become refugees as a result of the civil wars following the Arab spring that began in 2011 in the Middle East and the Mediterranean region. Along with the asylum, many Arab writers have become refugees and have expressed their psychological traumas in their literary works written in the countries they go to. İbtisâm Tireysî, the author of the novel Mudunu’l-Yemâm, is one of these writers who reflects these dramas to the reader with all the truth in their works, especially in Syria, Libya, Iraq and Yemen. Tireysî reflected the painful events that took place during the war in Syria to readers in an effective manner and detailed descriptions. The topics that the author touches on in the novel are generally discrimination, human rights violations, freedom from human beings, massacres, and especially the rape of women. Similar narratives and topics are also considered in the works of literary writers such as Tireysi who have become refugees after the war. In this respect, it is possible to evaluate these works under the title of refugee literature. In this study, Tireysî's novel Mudunu’l-Yemâm will be examined in the context of refugee literature.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Acceptance Date | December 28, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.