Transhumanism refers to the process of improving the quality and length of human life through biotechnological interventions, including but not limited to nanotechnology, cybernetics, pharmacological and gene therapies. Believing that after the Enlightenment period in the West, the happiness and peace of all humanity can be achieved with technological and scientific developments, the modern man assumed that he could dominate the universe with his achievements, subjugate it, and shape it according to his needs and desires. The predominance of science and reason instead of revelation and religious authority by the West has caused it to continue its way with renaissance, reform, and positivism, and these developments have led to humanism, modernism, and now transhumanism as an ideology and movement.
Transhumanism is a movement or religion that is constantly updated with scientific and technological developments and it promises people something more ideal than life on earth and tries to reveal that tradition and religions are a deception in every chance it gets. Transhumanism summarizes the power and potential of modern science and technology with the seductive promise of immortality or radical life extension achieved by human efforts rather than a transcendent divine being. However, the belief that human beings can transcend themselves causes technology to transform human beings and seize their will, and the emergence of a mechanical and soulless human and a technical universe. Thus, the goal of making the world more livable by using science causes humans to become slaves of science.
According to Islam, man and the universe have been created perfectly, and the quality of creation belongs to Allah. Transhumanism, which tends to transform the human and the world and distort nature, seeks to transform believers into post-human beings by using existing and developing technologies, to prolong human life and to discover immortality because it sees humans as flawed beings. The subject of transhumanism, which has not yet been on the agenda in the Islamic world, poses great dangers to belief in destiny, especially to the fact that Allah is omnipotent and creative.
In this study, a brief history of transhumanism is given. The questions of its promises and goals, immortality, eugenics, and permanent modifications on the body, which we consider as to change what is created by God, are answered with the principles of the Qur'an and sunnah. Just as there is no thought of immortality in Islam, the mere idea of it also conflicts with belief in the hereafter. As for the improvement (eugenics) of the human generation, the existence of the good generation in Islam is not achieved by interfering with genes or DNA. The good generation is expected to be realized by the selection of religious spouses and taking refuge in Allah from Satan in every aspect of their lives. Transhumanism, on the other hand, seeks to construct a more intelligent, superior, and biologically stronger body with modifications on the human. In the research, it’s been showed that these goals are not new and that in the 119th verse of the chapter of Nisa, Allah explains the struggle of the devil against man, “I will mislead them, and I will create in them false desires; I will order them to slit the ears of cattle, and to deface the (fair) nature created by Allah.” Especially the permanent changes made on the human body were explained by the opinions of the tafsir scholars. This issue, which has an interdisciplinary feature, has been tried to be evaluated in the context of the Quran, hadith, and interpretation.
Transhümanizm, nanoteknoloji, sibernetik, farmakolojik ve gen terapileri dâhil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere biyoteknolojik müdahaleler yoluyla insan yaşamının kalitesini ve uzunluğunu iyileştirme sürecini ifade eder. Batı’da Aydınlanma döneminin ardından teknolojik ve bilimsel gelişmelerle bütün insanlığın mutluluğunun ve huzurunun gerçekleştirilebileceğine inanan modern insan, elde ettiği başarılarla kâinata hâkim olup onu boyunduruk altına alabileceği, ihtiyaçları ve arzularına göre onu şekillendirebileceğine inanmıştır. Batı’nın vahiy ve dinî otoritenin yerine bilim ve aklı ön plana koyması, rönesans, reform ve pozitivizmle yoluna devam etmesine ve bu gelişmeler de bir ideoloji ve hareket olarak birbiri ardından hümanizm, modernizm ve şimdilerde transhümanizme geçiş yapmasına neden olmuştur.
Transhümanizm, bilimsel ve teknolojik gelişmelerle sürekli güncellenen ve yeryüzünde yaşanan hayattan daha idealini insanlara vaat eden, her başarıda geleneği ve dinlerin bir aldatmaca olduğunu ortaya koymaya çalışan bir hareket ya da dindir. Transhümanizm, aşkın ilahi bir varlıktan ziyade insan çabaları ile elde edilen baştan çıkarıcı ölümsüzlük veya radikal yaşam uzatma vaadi ile modern bilim ve teknolojinin gücünü ve potansiyelini özetlemektedir. Oysa insanın kendisini aşabileceğine olan inanç, teknolojinin insanı dönüştürme ve iradesini ele geçirmesine, mekanik ve ruhsuz bir insan ve teknik bir evrenin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Böylece bilimi kullanarak dünyayı daha da yaşanabilir bir hâle getirme hedefi, insanın bilimin kölesi olmasına yol açmaktadır.
Transhümanizmin son yıllarda tüm dünyayı etkilemesi, özellikle Batı’da yayınlanan kimi araştırmalarda İslam ile transhümanizm arasında bir yakınlık kurulabileceği düşüncesine neden olmuştur. Oysa dikkatli bir şekilde incelendiğinde, transhümanizmin hedeflerinin Allah’ın rahmeti ve cennetten kovulan İblis’in insanoğluyla sürdürdüğü mücadelede kullandığı argümanların dışında yer almadığı görülür. Bu açıdan transhümanizm köken itibariyle yeni olmayıp sadece bu şeytanî mücadelenin güncellenmiş şeklini taşımaktadır. Diğer yandan insanı kusurlu olup tamamlanması gereken bir varlık olarak gören transhümanistlerin, aynı nakıs varlıktan mükemmel bir oluşum beklemeleri de kendi içinde bir paradoks taşımaktadır.
İslam’a göre insan ve kâinat mükemmel şekilde yaratılmıştır, yaratma vasfı da Allah’a aittir. İnsanı ve dünyayı dönüştürüp fıtratı bozma eğiliminde olan transhümanizm ise, insanı kusurlu bir varlık olarak gördüğünden, mevcut ve gelişen teknolojileri kullanarak inanları post-insana dönüştürmek, insan yaşamını uzatmak ve ölümsüzlüğü keşfetmenin peşindedir. Bu düşüncenin temelini ise, ölümsüzlük, öjeni ve beden üzerinde sınırsız tasarruf hakkını gündeme getirerek, tıbbî ve bilimsel gelişmeler ışığında bunun gerçekleşebileceği oluşturmaktadır. Henüz İslam dünyasında yeterince gündem bulmayan transhümanizm konusu, özellikle Allah’ın kadir-i mutlak ve yaratıcı olması ile kader inancına karşı muhtemel tehlikeler içermektedir.
Bu araştırmada transhümanizmin kısa bir tarihçesi, vaatleri ve hedeflerinin ardından ortaya koyduğu ölümsüzlük, öjeni ve Allah’ın yarattığını değiştirme olarak kabul ettiğimiz beden üzerindeki kalıcı modifikasyonlara Kur’an ve sünnette yer alan ilkelerle cevap verilmiştir. İslam’da ölümsüzlük düşüncesi olmadığı gibi bu düşünce, âhiret inancıyla da çelişir. Diğer yandan müslümanın dünyada uzun yaşamak gibi bir hedefi değil ömrünü salih amellerle bereketli şekilde tamamlamak gibi bir hedefi olabilir. İnsan neslinin ıslahına (öjeni) gelince, İslam’da hayırlı neslin varlığı genlere ya da DNA’lara müdahale ile gerçekleştirilmez. Hayırlı neslin varlığı, dindar eşlerin seçimi ve eşlerin ilişki sırasında bile şeytandan Allah’a sığınmaları ile gerçekleşir. Transhümanizm ise, genler ve insan bedeni üstündeki modifikasyonlarla daha zeki, daha üstün ve biyolojik açıdan daha güçlü bir bedeni kurgulayabilmenin peşindedir. Araştırmada, bu hedeflerin yeni olmayıp Nisa sûresinin 119. âyetinde, şeytanın insanoğluna yönelik mücadelesini açıkladığı, “Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım. Ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler” âyetinde yer aldığı gösterilmiştir. Özellikle insan bedeni üzerinde yapılan kalıcı değişiklikler, müfessirlerin görüşleri ile açıklanmıştır. Disiplinler arası bir özellik taşıyan bu konu, Kur’an, hadis ve tefsir bağlamında değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2021 |
Acceptance Date | May 28, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.