The text is an event that occurred in a certain time and space, just like battles, and does not repeat itself. The text is spatial because it aims to convey information to others, interactive because it establishes relationships between societies and individuals and closed because it is transmitted to writing. The level reached by human beings in the scientific and literary field did not appear in an instant and independently of past studies, nor did any text appear independently of previous texts. The text consists of the assimilation, blending, reinterpretation of the analogues that existed in the past by the author with knowledge and experience.
The issue of intertextuality was first put forward in the West by Julia Kristeva in 1966 with the French word intertextualité, and expressed in English as intertextuality. This term has been translated into Arabic as tenās and into Turkish as metinlerarasılık. Tenās as a term is meant to describe literary text that carries expressions and ideas from other literary texts, which carry an idea, knowledge or emotion through methods. These methods contain of quotations, suggestions, signs, so that it is a new detached text. Although the newly emerging text is nourished from the previous ones, the further it moves away from them, the more it gains an originality.
Since the word Tenās has began to be used in the modern period of Arabic literature, it can be considered as a new concept that has passed into Arabic literature from the West. But according to our research, it comes across as a concept which roots’ from the earliest times and covers several terms. It seems that the word Tenās is a broader concept than the sum of all these arts, since it covers thoughtless quotations and similarities as well as deliberate quotations such as seriqa, iqtibās, tazmīn, muāraza, naqīza, istiāne and tawlīd.
It is natural for a prose or verse to be influenced by its predecessors. For this reason, instead of establishing a negative meaning, it is necessary to evaluate the art of tenās as a way for the author to develop and preserve his language and culture. In addition, the art of tenās also plays an important role in determining the sources on which an litterateur or literary movement feeds.
Maḥmūd Sāmī al-Bārūdī (d. 1904) played an important role in bringing the Arabic literary style of the previous period to the modern period. Bārūdī, who was born in Cairo in 1839 and held various official duties in Istanbul after Sa'id Pasha (d. 1914) dissolved the army, had the opportunity of improving his Turkish and Persian and memorize the poems written in these languages. After returning to Egypt, he took part in important positions in the administrative levels of the state, and various awards were given to him for taking part in wars alongside the Ottoman State. Bārūdī, who was arrested due to his participation in the ʻUrābī (d. 1911) rebellion, was sent into exile to Ceylon on 28 December 1882, where he spent the most productive years of his literary life.
In this study, the subject of tenās, which is one of the rhetorical scientific terms which’s use started in the modern period, has been discussed and the examples of the art of tenās in Bārūdī's poems have been tried to be identified. By examining the poems in Bārūdī's Dīvān, other poems in which tenās art (in terms of shape and meaning) were found. Furthermore, the poets to whom poems belong were revealed and classified according to the period in which they lived. Thus, in addition to examining the art of tenās, it was aimed to determine the basic sources of the Nahḍa movement, from which modern Arabic literature emerged, and the periods to which these sources belong.
Bārūdī appears to have been influenced by the Arab poets of the previous period such as Imruʾ al-Qays (d. 25/645), Zuhayr b. Abī Sulmā (d. 609), Antarah (d. 608) and Labīd b. Rabīʿa (d. 41/661) from the Jāhiliyya Period; ʿAlī b. Abī Ṭālib (ö. 40/661) and Nābigha al-Jaʽdī (öl. 65/685) from the first period of Islam; Abū al-ʻAtāhiyya (d. 210/825), Mutanabbī (d. 354/965), Abū Firās al-Ḥamdānī (d. 357/968), Abū l-ʿAlāʾ el- Maʿarrī (d. 449/1057), Ṣāliḥ bin ʿAbd al-Quddūs (d. 167/783), Abū Nuwās (d. 198/813), Bashshār b. Burd (d. 167/783) and Abū Tammām (d. 231/846) from the Abbasid Period; Ibn al-Fāriḍ (d. 632/1235) and Ibn Senāulmulk (d. 608/1212) from the Ayyūbī Period; Ṭuġrāī (d. 515/1121) and Būṣīrī (d. 695/1296) from the Mamlūks Period. The existence of the art of tenās between Bārūdī's poems and the poems of poets in different periods is a natural result of the continuity of the culture.
Metin, tıpkı savaşlar gibi belirli zaman ve mekânda meydana gelmiş ve tekrarı olmayan bir olaydır. Metin, bir bilgiyi başkalarına ulaştırmayı amaçladığı için uzamsal, toplumlar ve bireyler arasında ilişkiler kurduğu için etkileşimli, yazıya aktarılmış olduğu için kapalıdır. İnsanoğlunun ilmî ve edebî alanda ulaştığı seviye, geçmişte yapılan çalışmalardan bağımsız bir şekilde bir anda ortaya çıkmadığı gibi hiçbir metin de önceki metinlerden bağımsız olarak ortaya çıkmamıştır. Metin, geçmişte var olan benzerlerinin yazar tarafından özümsenmesi, harmanlanması, bilgi ve tecrübelerle yeniden yorumlanmasından ibarettir.
Metinler arası etkileşim konusu, ilk olarak Batı’da, 1966 yılında Julia Kristeva tarafından Fransızca intertextualité kelimesiyle ortaya konmuş ve İngilizcede intertextuality olarak ifade edilmiştir. Bu terim Arap diline tenâs, Türk diline ise metinlerarasılık şeklinde tercüme edilmiştir. Terim olarak tenâs; bir edebî metnin yeni müstakil bir metin olacak şekilde alıntı, telmih, işaret gibi yöntemlerle bir fikir, bilgi veya duygu taşıyan diğer edebî metinlerden ifadeler ve fikirler taşımasıdır. Yeni ortaya çıkan metin, öncekilerden beslenmesine rağmen onlardan ne kadar uzaklaşırsa, o kadar özgün bir vasıf kazanmaktadır.
Tenâs kelimesi, Arap edebiyatının modern döneminde kullanılmaya başlandığı için Arap edebiyatına Batı’dan geçmiş yeni bir kavram olduğu düşünülebilir. Ancak araştırmalarımıza göre, kökleri ilk dönemlerden itibaren var olan ve birkaç terimi kapsayan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Tenâs kelimesinin serika, iktibas, tazmîn, muâraza, nakîza, istiâne ve tevlîd gibi bilinçli yapılan alıntıların yanında bilinçsiz alıntıları ve benzerlikleri de kapsaması sebebiyle tüm bu sanatların toplamından daha geniş bir kavram olduğu görülmektedir.
Bir nesrin ya da nazmın, kendisinden önceki benzerlerinden etkilenmiş olması doğal bir durumdur. Bu nedenle olumsuz bir anlam yüklemek yerine tenâs sanatını; yazarın geliştirmekle birlikte dilini ve kültürünü korumasının bir yolu olarak değerlendirmek gerekmektedir. Ayrıca tenâs sanatı bir edibin veya bir edebî hareketin beslendiği kaynakların tespitinde de önemli rol oynamaktadır.
Önceki dönem Arap edebiyatı üslubunun modern döneme taşınmasında Mahmûd Sâmî el-Bârûdî’nin (öl. 1904) önemli rolü vardır. 1839 yılında Kahire’de dünyaya gelen, Said Paşa’nın (öl. 1914) orduyu feshetmesi üzerine İstanbul’a gidip çeşitli resmî görevler alan Bârûdî, burada geçirdiği yaklaşık yedi yılda Türkçe ve Farsçasını ilerletmiş, ayrıca bu dillerde yazılan şiirleri ezberleme imkânı bulmuştur. Mısır’a döndükten sonra devletin yönetim kademelerinde önemli görevler üstlenmiş, Osmanlı Devleti’nin yanında savaşlarda yer aldığı için kendisine çeşitli ödüller verilmiştir. İngiliz işgaline karşı Urâbî (öl. 1911) ayaklanmasının yanında yer alması nedeniyle tutuklanan Bârûdî, 28 Aralık 1882’de Seylan Adası’na sürgüne gönderilmiş, burada edebî hayatının en verimli yıllarını geçirmiştir.
Bu çalışmada modern dönemde kullanılmaya başlayan, belâgat ilmi terimlerinden biri olan tenâs konusu ele alınmış ve Bârûdî’nin şiirlerindeki tenâs sanatına ait örnekler tespit edilmeye çalışılmıştır. Bârûdî’nin Divan’ında yer alan şiirler incelenerek tenâs sanatının bulunduğu diğer şiirler tespit edilmiş ve bu şiirlerin ait olduğu şairler belirlenip yaşadıkları dönemlere göre sınıflandırılmıştır. Böylece tenâs sanatını incelemenin yanında, Modern Arap edebiyatının ortaya çıktığı Nahda hareketinin temel kaynaklarının ve bu kaynakların ait oldukları dönemlerin tespit edilmesi de amaçlanmıştır. Bârûdî’nin önceki dönem Arap şairlerinden İmruülkays (öl. 25/645), Zuheyr b. Ebî Sulmâ (öl. 609), Antera (öl. 608) ve Lebîd b. Rebîa (öl. 41/661) gibi Câhiliye Dönemi; Hz. Ali (ö. 40/661) ve Nâbiga el-Ca‘dî (öl. 65/685) gibi İslâm’ın İlk Dönemi; Ebu’l Atâhiye (öl. 210/825), Mutenebbi (öl. 354/965), Ebû Firâs el-Hamdânî (öl. 357/968), Ebu’l-Alâ el-Maarrî (öl. 449/1057), Salih b. Abdulkuddus (öl. 167/783), Ebû Nuvâs (öl. 198/813), Beşşâr b. Burd (öl. 167/783-84), Ebû Temmâm (öl. 231/846) gibi Abbâsîler Dönemi, İbnu’l-Fâriz (öl. 632/1235) ve İbn Senâilmülk (öl. 608/1212) gibi Eyyûbîler Dönemi, Tuğrâî (öl. 515/1121) ve Bûsîrî (öl. 695/1296) gibi Memlükler Dönemi şairlerinden etkilendiği görülmektedir. Bârûdî’nin şiirleri ile farklı dönemlerdeki şairlerin şiirleri arasında tenâs sanatının varlığı, kültürün devamlılığının doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2021 |
Acceptance Date | June 13, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.