Hanefî fıkıh usûlünde icmâ kavramı, sınırları ve şartları açık bir şekilde belirlenmiş delillerden birisidir. Bu tanımlamanın sahip olduğu önemli noktalardan birisi, icmâın gerçekleşme derecesine bağlı olarak ortaya çıkan ve değişkenlik gösteren dinî sonuçların bulunmasıdır. Öyle ki, icmânın inkâr edilmesi durumu, icmânın gerçekleşme derecesine ve niteliğine bağlı olarak, inkar edenin İslam dairesi dışına çıkması sonucunu doğurabilmektedir. Hanefî mezhebi fürû literatüründe ise icmâ kelimesi ve türevlerinin kullanımı, fıkıh usûlü eserlerinde yer alan teknik ve dar anlamını da içine alacak şekilde daha kapsamlı bir anlam çerçevesine sahip bulunmaktadır. Burada özellikle dikkat çeken ve üzerinde durulması gereken husus, icmâa delalet edebilecek nitelikteki kelimelerin çeşitli fıkhî meselelerde ve konularda oldukça geniş bir kullanım alanına sahip olduğunun görülmesidir. Söz konusu fıkhî meselelerin önemli bir kısmı, detaylı ve spesifik konulara temas etmekte olup, bu gibi ayrıntılı ve özel hususlarda kavramsal anlamda bir icmâın gerçekten vuku bulmuş olması ihtimali oldukça düşüktür. Bu durum, icmâa delalet edebilen kelimeleri değerlendirme sürecinde eleştirel bir yaklaşım titizliğin gözetilmesini zorunlu kılmaktadır. İşte bu araştırma, Hanefî mezhebinin fürû eserlerinde karşılaşılan ve icmâa delalet etme potansiyeli taşıyan kelimeleri detaylı bir şekilde incelemek amacıyla, özellikle klasik kaynaklarda yaygın olarak kullanılan “bi’l-icmâʿ”, “icmâʿan” ve “ecmeʿû” gibi ifadeleri örneklem olarak belirlemiş ve bu kelimelerin fürû literatüründeki kullanımlarını, anlamsal çerçevelerini ve farklı bağlamlardaki yansımalarını metin analizi metodunu kullanarak araştırmıştır. Az önce işaret edildiği üzere, bu terimlerin ve kavramların büyük çoğunluğunun teknik ve metodolojik anlamda bir icmâ delili olarak değerlendirilmesi ve kabul edilmesi mümkün görünmemektedir. Bu durumu ve tespiti destekleyen önemli bir karine, Hanefî müelliflerin kendi telif ettikleri eserlerde, söz konusu icmâ kavramlarının ve ifadelerinin teknik tanıma uygunluğu veya aykırılığı hususunda çeşitli işaretler, ipuçları ve açıklamalar sunmalarıdır. Araştırmanın yapılan incelemeler ve değerlendirmeler sonucunda ulaştığı bulgulara ve sonuçlara göre, icmâ kavramının farklı kullanımları şu şekilde kategorize edilebilir ve sınıflandırılabilir: İlk kategori, klasik fıkıh usûlü literatüründe son derece açık ve net bir şekilde tanımlanmış olan ve Hz. Muhammed'in (ﷺ) vefatından sonraki herhangi bir tarihsel dönemde yaşamış olan müçtehitlerin şerʿî bir hüküm üzerinde ulaştıkları tam, eksiksiz ve kesin konsensüsünü ifade eden teknik anlamdaki icmâdır. Bu özel kategori, İslam hukukunun temel kaynaklarının ve delillerinin hiyerarşik sıralamasında Kur'an ve Sünnet'ten hemen sonra üçüncü sırada yer alan ve İslam hukuk ekolleri için mutlak surette bağlayıcı nitelik taşıyan, tartışmasız bir delil kaynağı olarak kabul edilmektedir. İkinci kategori ise, Hanefî mezhebi imamlarının diğer mezhep imamlarıyla belirli meseleler üzerinde ulaştıkları ortak görüşlerine işaret etmektedir. Üçüncü kategori ise, daha dar bir çerçevede, diğer mezheplerin görüşlerini dikkate almaksızın, münhasıran ve yalnızca Hanefî mezhebi imamları arasında oluşan görüş birliğini kapsamaktadır. Araştırmanın tespit ettiği ve ortaya koyduğu son kategori ise daha da özel, spesifik ve sınırlı bir alan olarak, Hanefî mezhebi içerisindeki meşâyihin belirli konulardaki görüş birliğini, ifade etmektedir. Son üç kategoride yer alan ve kullanılan icmâ ifadelerinin, fıkıh usûlü literatüründe ortaya konulan icmâ tanımına uymadığı görülmektedir. Dolayısıyla, bu kategorilerdeki icmâ iddialarının inkârı kişinin dinden çıkmasına sebep olabilecek nitelikte değildir. Bu çerçevede, Hanefî mezhebi fürû eserlerinde karşılaşılan ve teknik anlamda icmâya delalet edebilecek, icmâ iddiası taşıyabilecek ifadelerin son derece eleştirel ve titiz bir bakış açısıyla değerlendirilmesi; her bir kullanımın hangi kategoriye ait olduğunun büyük bir dikkat ile tespit edilmesi gerekmektedir. Özellikle vurgulanması gereken önemli nokta, icmâ kelimesinden türeyen ifadelerin sözsel benzerlikten ve lafzi yakınlıktan hareketle teknik ve terminolojik anlamdaki icmâ kavramıyla doğrudan eşdeğer tutulmaması, her bir ifadenin kendi özgün bağlamı içerisinde dikkatlice değerlendirilmesi gerekliliğidir.
In Hanafi jurisprudential methodology, the concept of ijmāʿ is one of the proofs whose boundaries and conditions have been clearly defined. One of the important aspects of this definition is the existence of religious consequences that emerge and vary depending on the degree to which ijmāʿ is established. Indeed, the denial of ijmāʿ, depending on the degree and nature of its establishment, may result in the denier's exclusion from the fold of Islam. In the substantive law (furūʿ) literature of the Hanafi school, however, the use of the term ijmāʿ and its derivatives possesses a more comprehensive semantic framework that encompasses the technical and narrow meaning found in jurisprudential methodology works. What particularly draws attention and requires emphasis here is the observation that terms capable of indicating ijmāʿ have a remarkably wide range of usage across various jurisprudential issues and topics. A significant portion of these jurisprudential issues touch upon detailed and specific matters, and the likelihood that ijmāʿ in its conceptual sense has actually occurred regarding such detailed and particular matters is quite low. This situation necessitates the observance of a critical approach and rigor in the process of evaluating terms that may indicate ijmāʿ. This research, with the aim of examining in detail the terms encountered in the furūʿ works of the Hanafi school that carry the potential to indicate ijmāʿ, has specifically selected as examples expressions commonly used in classical sources such as "bi'l-ijmāʿ", "ijmāʿan" and "ajmaʿū" and has investigated these terms' usage in the furūʿ literature, their semantic frameworks, and their manifestations in different contexts using the text analysis method. As just indicated, it does not appear possible to evaluate and accept the vast majority of these terms and concepts as ijmāʿ evidence in the technical and methodological sense. An important indication supporting this situation and finding is that Hanafi authors, in their own authored works, provide various signs, clues, and explanations regarding the conformity or non-conformity of these ijmāʿ concepts and expressions to the technical definition. According to the findings and conclusions reached as a result of the examinations and evaluations conducted by the research, the different uses of the concept of ijmāʿ can be categorized and classified as follows: The first category is ijmāʿ in the technical sense, which is defined extremely clearly and explicitly in classical jurisprudential methodology literature and expresses the complete, comprehensive, and definitive consensus reached by mujtahids who lived in any historical period after the death of the Prophet Muhammad (ﷺ) on a legal ruling. This particular category is accepted as an indisputable source of proof that ranks third in the hierarchical ordering of the fundamental sources and proofs of Islamic law, immediately after the Qur'an and Sunnah, and possesses an absolutely binding quality for Islamic legal schools. The second category refers to the common views reached by Hanafi school imams with imams of other schools on certain issues. The third category, within a narrower framework, encompasses the consensus formed exclusively and only among Hanafi school imams, without considering the views of other schools. The final category identified and presented by the research represents an even more specific, particular, and limited domain: the consensus of the mashāyikh within the Hanafi school on certain matters. It is observed that the ijmāʿ expressions found and used in the last three categories do not conform to the definition of ijmāʿ set forth in jurisprudential methodology literature. Consequently, the denial of ijmāʿ claims in these categories is not of a nature that could cause a person's apostasy. Within this framework, expressions encountered in Hanafi school furūʿ works that may indicate ijmāʿ in the technical sense and may carry claims of ijmāʿ must be evaluated with an extremely critical and meticulous perspective; the category to which each usage belongs must be determined with great care. The important point that should be especially emphasized is the necessity that expressions derived from the word ijmāʿ should not be directly equated with the concept of ijmāʿ in the technical and terminological sense based on verbal similarity and literal proximity, and that each expression must be carefully evaluated within its own unique context.
Islamic Law Usul al-fiqh Hanafi School Ijma Ijma Expressions
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | İslam Hukuku |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 28 Şubat 2025 |
| Kabul Tarihi | 28 Ekim 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 25 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.