In the first chapter of his al-Fihrist, Ibn al-Nadīm (d. 385/995 [?]) provides information about exegetical works written up until the final quarter of the 4th/10th century. His remarks are of considerable value for identifying the earliest exegetical texts and their authors, and for mapping out the formative stages of tafsīr. Tracing the figures mentioned by Ibn al-Nadīm is necessary to determine the extent to which their exegetical works circulated and were transmitted in the early and classical periods, and to what degree they served as sources for subsequent commentaries. Although some recent studies have been devoted to Ibn al-Nadīm’s list of exegetes, these have largely been limited to identifying the individuals he names or to classifying his list, without engaging with further questions. In particular, little attention has been given to whether these figures actually authored tafsīrs, whether references to such works appear in tafsīr, historical, or biographical sources, whether the works represent independent compositions or simply transmissions of existing exegetical traditions, and whether they functioned as sources for later exegetes.
By contrast, Abū Jaʿfar al-Ṭabarī (d. 310/923), who lived before Ibn al-Nadīm, incorporated into his Jāmiʿ al-Bayān nearly two and a half centuries of exegetical material that preceded him. His tafsīr gathers together numerous exegetical writings and fragments from the earliest period, many of which were not transmitted independently into later times. Since al-Ṭabarī does not usually cite his authorities explicitly, his sources can only be reconstructed through analysis of his isnāds. Modern scholarship has already identified a substantial portion of al-Ṭabarī’s sources, thereby clarifying which figures produced independent tafsīr works and which merely transmitted such works.
Later, Abū Isḥāq al-Thaʿlabī (d. 427/1035) explicitly listed in the introduction to his al-Kashf wa’l-Bayān an even larger number of early exegetes, while also referring in passing, throughout the body of his tafsīr, to figures he does not mention in the preface. Thus, both al-Ṭabarī’s and al-Thaʿlabī’s works preserve valuable evidence for reconstructing the history of early tafsīr.
Accordingly, comparing the exegetes named by Ibn al-Nadīm with those drawn upon by al-Ṭabarī and al-Thaʿlabī not only allows us to verify the reliability of Ibn al-Nadīm’s list, but also contributes significantly to charting the landscape of early exegetical literature. Such a comparison shows that, in the section of al-Fihrist devoted to exegetical works up to the end of the 2nd/8th century, Ibn al-Nadīm mentions twenty-five mufassirūn who either authored tafsīrs themselves or served as transmitters of major exegetical traditions. If we include Mujāhid as a transmitter of Ibn ʿAbbās and his own transmitters, the number rises to twenty-eight. The figures common to both Ibn al-Nadīm and al-Ṭabarī amount to twenty-two, those common to Ibn al-Nadīm and al-Thaʿlabī to twenty, and those cited by all three to sixteen. Ibn al-Nadīm uniquely records ten exegetes, while al-Ṭabarī and al-Thaʿlabī together include ten others absent from Ibn al-Nadīm’s list. (Exegetes cited by al-Ṭabarī and al-Thaʿlabī alone are not considered here.) Among those named solely by Ibn al-Nadīm is, for instance, Muḥammad al-Bāqir. Yet he omits other key figures such as Abū al-ʿĀliya al-Riyāḥī among the tābiʿūn, ʿAlī b. Abī Ṭalḥa and ʿAṭiyya al-ʿAwfī among the transmitters of Ibn ʿAbbās, as well as Ibn Jurayj, Sufyān al-Thawrī, and ʿAbd al-Razzāq b. Hammām, all of whom played prominent roles in the codification of tafsīr and became indispensable authorities for later exegetes. Considered alongside the evidence preserved by al-Ṭabarī and al-Thaʿlabī, these omissions highlight the partial nature of Ibn al-Nadīm’s record. Nevertheless, despite such gaps and the need for certain corrections, Ibn al-Nadīm succeeded to a significant extent in delineating the exegetical map of the early period.
İbnü’n-Nedîm (ö. 385/995 [?]) el-Fihrist adlı eserinin birinci bölümünde, yaşadığı hicrî IV. asrın son çeyreğine kadar yazılmış olan tefsirler hakkında bilgi vermiştir. Onun verdiği bu bilgiler, telif edilen ilk tefsir kitaplarını ve müelliflerini tespit edip erken dönemin bir haritasını çıkarmak bakımından olduk-ça kıymetlidir. İbnü’n-Nedîm’in yer verdiği bu isimlerin izini sürmek, erken ve klasik dönemlerde bu isimle-rin tefsirlerinin ne derece yayılıp tedavüle girdiğini, sonraki tefsirlere ne kadar kaynaklık ettiğini tespit etmek erken dönem tefsir faaliyetlerini anlamak bakımından önemlidir. İbnü’n-Nedîm’in tefsir listesi üzerine son dönemde bazı çalışmalar yapılmış olmakla birlikte bu çalışmalar daha çok sözü edilen isimle-rin kimliklerini tespitten onun tefsir listesini tasniften öteye gidememiş görünmektedir. Gerçekten bu isimlerin bir tefsiri olup olmadığı, varsa bu tefsirlere dair tefsir, tarih ve tabakat kitaplarında herhangi bir şey söylenip söylenmediği, bunların müstakil birer tefsir mi yoksa müstakil tefsirlerin rivayetleri mi olduğu, bu tefsirlerin sonrakilere kaynaklık edip etmediği gibi meseleler üzerinde durulmamıştır. Öte yandan İbnü’n-Nedîm’den önce yaşamış olan Ebû Ca‘fer et-Taberî (ö. 310/923), el-Câmiu’l-Beyân adlı tefsirinde kendinden önceki yaklaşık iki buçuk asırlık tefsir birikimini tefsirine taşımış, ilk dönemde ted-vin edilen fakat sonraki dönemlere ulaşmayan pek çok tefsir sahifesini ve müellefatını da tefsirinde cem etmiştir. Ancak Taberî sarahaten kaynak zikretmediği için ancak senedlerinden hareketle onun kaynakla-rına ulaşılabilmektedir. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda Taberî Tefsiri’nin kaynakları önemli ölçüde tespit edilmiş, bu kaynaklarından hareketle hangi isimlerin müstakil tefsir tedvin ettiği, hangi isimlerin bu tefsirlerin râvisi olduğu ortaya çıkarılmıştır. İbnü’n-Nedîm’den sonra yaşamış olan Ebû İshâk es-Sa‘lebî (ö. 427/1035) ise el-Keşf ve’l-Beyân adlı tefsirinin mukaddimesinde isimlerini açıkça zikrederek erken döneme ait daha fazla tefsiri referans göstermektedir. Sa‘lebî, mukaddimesinde zikretmediği bazı isimlere ise tefsirinin satır aralarında yer vermektedir. Dolayısıyla gerek Taberî’nin gerekse Sa‘lebî’nin eserleri, erken dönem tefsir tarihi yazımı için kayda değer veriler taşımaktadır. Şu halde İbnü’n-Nedîm’in yer ver-diği isimleri Taberî ve Sa‘lebî’nin tefsir kaynakları ile karşılaştırmak; onun verdiği listenin sağlamasını yapmak ve erken dönemin tefsir literatürünü ortaya çıkarmak bakımından önemli sonuçlar ortaya çıka-racaktır. Yapılan karşılaştırmada görülmüştür ki, İbnü’n-Nedîm, tefsir kitaplarına ayırdığı başlığın hicrî ikinci asrın sonuna kadar olan kısmında, bizzat tefsir telif eden veya belli başlı tefsirlerin râvisi olan toplam yirmi beş müfessire yer vermiştir. Buna İbn Abbas’ın râvisi olarak yer verdiği Mücâhid ve onun râvileri de dahil edildiğinde sayı yirmi sekiz olmaktadır. İbnü’n-Nedîm ve Taberî’nin ortak yer verdikleri müfessir sayısı yirmi iki; İbnü’n-Nedîm ve Sa‘lebî’nin yirmi; her üçünün de yer verdiği ortak müfessir sayısı on altıdır. Yalnız İbnü’n-Nedîm’in yer verdiği müfessir sayısı ise on; Taberî ve Sa‘lebî’nin ortak zikredip İbnü’n-Nedîm’in zikretmediği müfessir sayısı yine ondur. Burada Taberî ve Sa‘lebî’nin tek kaldıkları müfes-sirler dikkate alınmamıştır. İbnü’n-Nedîm’in yer verdiği ve tek kaldığı müfessirler içinde, Muhammed el-Bâkır gibi isimler vardır. Bununla birlikte o, Ebü’l-Âliye er-Riyâhî gibi tâbiînden bazı müfessirleri, İbn Abbas’ın Ali b. Ebî Talha ve Atıyye el-Avfî gibi râvilerini; İbn Cüreyc, Süfyân es-Sevrî, Abdürrezzâk b. Hem-mâm gibi tefsir tedvininde öne çıkmış ve sonrakilerin müracaat kaynaklarından olan tefsir sahiplerini ve bazı tâbiîn müfessirlerinin râvilerini kaydetmemiştir. Taberî ve Sa‘lebî’nin kaynakları göz önüne alındı-ğında fotoğrafın İbnü’n-Nedîm tarafından eksik bırakılan kısımları ortaya çıkmaktadır. Bu tür eksikleri ve tashih edilmesi gereken noktaları olmakla birlikte İbnü’n-Nedîm erken dönemin tefsir haritasını önemli ölçüde çıkarmıştır.
Bu makalede etik kurallara aykırı bir durum olmadığını beyan ederim.
Yok.
Sefanur Çeliktaş
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Tefsir |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 17 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 7 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 25 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.