Son dönemlerde hadisin ve/veya Sünnet’in çağa taşınması, asrın idrakine söyletilmesi ya da aktüel hale getirilmesi gibi isimlendirmelerle ortaya konan çabaların ve çalışmaların, birisi taşınacak olanın neliği ve diğeri de nasıl taşınacağı olmak üzere iki yönü bulunmaktadır. Kütüb-i sitte başta olmak üzere temel hadis kitapları ve bunlar etrafında oluşan hadis ve sünnete dair devasa literatür büyük oranda “hadis-sünnetin neliği” ile ilgili olup günümüz diliyle akademik çalışmalardan oluşmaktadır. İlm-i hadisin tarihini, terminolojisini ve literatürünü okumayanların, tercümeleri vasıtasıyla -ki tercümelerini doğru ve faydalı bulmuyoruz- söz konusu eserleri doğru anlama imkanları yok denecek kadar azdır.
İslami ilimlerin diğer dallarında olduğu gibi ilm-i hadisin de dinin temel maksadına muvafık olarak nihai hedefinin insanların dünyada ve ahirette huzurunu temin etmek olduğunda şüphe yoktur ki bu da Sünnet’in çağa nasıl taşınacağı sorununu gündeme getirmektedir. Son yıllarda birden fazla uluslararası kuruluşça düzenli bir şekilde yayımlanan yolsuzluk endekslerinde İslam dünyasının hiç de parlak olmayan durumu, bu nihâî gaye için ciddi yeni çalışmaların yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu maksadın gerçekleşebilmesi için ister hadis ve sünnetin aktüel değeri denilsin, ister sünnetin çağa yakınlaştırılması ya da taşınması densin ve isterse asrın idrakine sünnetin söyletilmesi veya sunulması densin okulda öğrencileri, camide cemaati ve cami dışı farklı faaliyetlerde ya da sosyal medya mecralarında halkı Hz. Peygamber’in örnekliğiyle ve rehberliğiyle buluşturmaya çalışan (tıbbi ifadeyle) pratisyenlere başucu veya el kitabı olabilecek çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu tür çalışmalar, akademik literatürde üretilmiş soyut hedefleri somut hale getirmek suretiyle öğretimi doğrudan yönlendiren ve öğretmenin bulunmadığı durumlarda onun görevini yerine getiren ders kitapları gibi merkeze ortalama okurları almalıdır. Dil sorunundan ayrı olarak, klasik kaynakların tercümeleri ile belirli bir kitap üzerine yapılan çağdaş birkaç şerhin bahis konusu niteliği haiz olmadığı açıktır. Diyanet İşleri Başkanlığınca özgün, kolektif ve konulu ilk çağdaş hadis şerhi olarak hazırlanan Hadislerle İslam’ın mezkûr ihtiyacın karşılanmasında çok büyük bir adım olduğu inkâr olunamaz. Hatta Hz. Peygamber’in örnekliğinin ve rehberliğinin günümüze nasıl taşınacağı ve geniş halk kitlelerine nasıl sunulacağı ve davranışlara dönüştürüleceği sorununa hedef kitle olarak sevâd-ı azamı teşkil eden ortalama okurları seçerek çare olmak üzere somut olarak ortaya konan yegâne çalışma Hadislerle İslam’dır. Gerek sahip olduğu evsaf itibariyle çağdaş dönemde telif edilen ilk çalışma olan bu eserin gerekse bundan sonra telif edilecek benzer kitapların daha faydalı hale gelebilmesine yönelik mütevazi katkılarımızı birkaç madde halinde sunmak istiyoruz.
a. Öncelikle hicri ilk asırlardaki ehl-i re’y ile ehl-i amel ekollerinin yaptığı gibi hadis-sünnet ayırımına gidilmeli, ortalama okurlara hadisten ziyade kısaca Hz. Peygamber’in örnekliği ve rehberliği diyebileceğimiz Sünnet arz edilmeli, hadis ise bu sünnetin sonraki nesillere taşıyıcısı ya da sünnetin veri tabanı ve ham bilgi deposu mesabesinde görülerek uzmanlarının değerlendirmelerine bırakılmalıdır. Çünkü hadisler, hadis, rivayet, ravi, sahih, zayıf, mevzuʿ/uydurma gibi tamamen teknik terimler kullanılmadan aktarılamayacağından herhangi bir dini ilim altyapısı olmayan insanlar hadislerle karşı karşıya getirilmeden ve de Hz. Peygamber’i örnek alma ve ona uyma konusunda hadisin referansına muhtaç etmeden doğrudan ve yalnızca Sünnet’in idraklere sunulmasına gayret edilmelidir. Söz ıssı Rasûl-i Ekrem’in (sav) sıhhati ve delaleti sarih olan cevâmiʿu’l-kelim nitelikli ve hikmet dolu ya da doğrudan bir sünneti ifade eden hadislerinin arzıyla yetinilmelidir. Ayrıca her ne kadar klasik kaynaklarda mevzu hadis ifadesi kullanılıyor olsa da ihtiyaç miktarınca hadislerin halka arzında uydurma hadis yerine uydurma rivayet tabirinin tercih edilmesinin daha doğru olacağını belirtmek isteriz. Bu meyanda Hadislerle İslam adlandırması, muhtevası bir tarafa en azından söylem olarak, Ayetlerle İslam ve modern selefilik gibi farklı anlayışlara meşruiyet kazandırabileceğinden sorunlu olup bu gibi hadis vurgulu adlandırmalardan kaçınmak gerekir.
The efforts and studies that have been made recently under some names such as bringing the hadith and/or the Sunnah nearer to the age, making it say something to the understanding of the century or making it actual, has two aspects: one is what is to be transferred and the other is how it will be done. The main hadith books, especially Kutub-i sitta, and the enormous literature on hadith and sunnah formed around them are mostly about "what the hadith-sunnat is" and consist of academic studies in today's language. Including the commentaries, these contain the information that the scholars will convey to each other and a certain scientific infrastructure is needed to benefit from it. Those who do not read the history, terminology and literature of science hadith science have little or no chance of understanding the works in question through their cmmentaries, which we do not find correct and useful.
It is unquestionable, as in other branches of Islamic sciences, that the ultimate aim of science of hadith, in accordance with the main purpose of religion, is to ensure the peace of people in this world and in the hereafter, which brings up the problem of how the Sunnah will be carried into the era. The not so bright situation of the Islamic world displayed in the corruption indices published regularly by more than one international organization in recent years necessitates serious new studies for this ultimate goal. In order for this purpose to be realized, whether it is called the actual value of hadith and sunnah, or bringing the sunnah closer to the modern age or conveying it to the age, or presenting and making the sunna say something to the understanding of the century, there is a need for studies that can be a bedside or handbook for (in medical terms) practitioners who will make the students at school, the congregation in the mosques, and the people in different activities outside the mosques or in social media acquainted with the exemplary personality and guidance of the Prophet. just like the limited number of works written in the past in the style of Riyâdu's-sâlihîn, put aside their sufficiency, this type of studies should embody the abstract objectives produced in academic literature, orient the teaching directly, and take average readers to the center like the textbooks which fill the gap when there is no teacher. Apart from the language problem, it is clear that the translations of classical sources and a few contemporary commentaries on a particular book do not have the qualification in question. It cannot be denied that the book Islam with hadiths, prepared by the Directorate of Religious Affairs as the first original, collective, and themed contemporary hadith commentary, is a great step forward in meeting the aforementioned need of Islam. The only study put forward concretely as a solution by choosing the average people who constitute the mass of readers, savad-ı Azam, whom the exemplary life style and guidance of the prophet will be transferred to and transformed into behaviors is Islam with Hadiths. We would like to specify our modest suggestions to make this work, the first work compiled in the contemporary period in terms of its quality, and similar works to be compiled in the future more useful.
a. First of all, a distinction should be made between hadith and sunnah, as the ahl-i re'y and the ahl-i amel schools did in the first centuries of Hijri; the Sunnah, which we can call the exemplary life style and guidance of the Prophet, rather than the hadith should be presented to the average readers; and the hadith should be seen as the carrier of this sunnah for the next generations, or as the database and raw information repository of the sunnah, and be left to the judgment of experts. Since hadiths cannot be conveyed without using technical terms such as hadith, narration, narrator, sound, weak, fabricated, etc., the people who do not have any religious knowledge background should not be confronted with hadiths and they should be directly presented only the sunna without leaving them look for references to take the Prophet as a model and to follow him. It should be contented with the presentation of the hadiths of the Rasul al-Akram (pbuh), full of wisdom, authentic, and with the quality of cavâmiu’l-kalim and whose authenticity and indication are are not disputed. Although the expression of fabricated hadith is used in classical sources, we would like to state also that it would be more appropriate to prefer the term fabricated rivayat instead of fabricated hadith in presenting it whenever a hadith is needed.
In this context, apart from its content, since the title Islam with Hadith is problematic because it can give legitimacy to different understandings such as Islam with Verses and modern Salafism, at least as a discourse, such hadith-emphasizing namings should be avoided.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2021 |
Kabul Tarihi | 29 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.