While presenting the ideas of Saramago, which we consider a name deserving a high appreciation by the world of philosophy and literature, it seems that he acknowledges literature as an opportunity to evaluate within the scope of philosophizing. In this context, , he is a thinker who expressed his philosophical views in a tangible and intelligible manner. Indeed, Saramago constructed a system of thinking that take into account the practical reflections of the theory rather than an intensive abstract theoretical thought, as he did in his every literary-philosophical work. This study aimed to discuss how a Nobel Prize-winning writer, who has created a name for himself by his philosophical beliefs, explained a fundamental issue in political philosophy. One of our goals in doing so was to demonstrate that the philosophical contents of literary texts might be treated in a way that makes them philosophical subjects, and literature could be a tool in terms of introducing philosophical views. As a result, it was presented that a concept such as authority would be discussed in a clear and comprehensible way in literary works. The second goal of our study was the argument that preconceptions about human nature are fundamental while expressing an opinion on facts, situations, and organizations with relation to people. Saramago also attempts to explain the concept of authority in terms of his human conception. Although it is discussed in political philosophy, Saramago approaches the concept of authority from a view of human conception, as we have seen throughout the history of philosophy. This human conception, in contrast to the acceptance of enlightenment, implies that humans are prone to evil, and Saramago is not alone in this belief. Even if it was exemplified with Ibn Khaldun and Hobbes in our study, the most common human conception until enlightenment was in this structure. If we make a comment on Saramago’s human conception, we may emphasize that he was influenced by Camus’s work The Rebel or that they provided solutions to the issues of that period with the same point of view since they were both contemporary. Although he appears to be influenced by Sartre and Nietzsche, it is difficult to consider him an existentialist or nihilistic thinker. That arises an issue because Saramago, unlike the aforementioned philosophers, does not trust people due to their weaknesses despite his attribution of great significance to people. According to him, a human is a being with several Achilles heels. Fear, sadness, and ignorance turn individuals into toys in the hands of religions, then people become slaves of religions for the sake of adding a meaning to their entities. However, people are obliged to authorities and religions that offer legitimacy and establish social standards. Saramago, whose description of the state of nature is similar to that of Hobbes, claims that the rules in the animal kingdom apply among humans in the absence of authority, and people might cannibalize each other. Therefore, human beings need authority in some form or another. After defining the fact that human being requires an authority, Saramago emphasizes the significance of the authority being just. Nonetheless, he does not have goodwill for the authority. After realizing that authority will attempt to maintain its authority by any means, Saramago is also concerned about democracy at this point. He also claims that people are misled by manipulations by democratic authorities. In the final analysis, Saramago may also be considered a political philosopher through his evaluations since he propounded significant insights on numerous subjects regarding political philosophy, and it shall not escape from our attention that the literary style in his works also made several difficult philosophical issues more understandable.
Philosophy of Religion Political Philosophy Philosophy-literature relationship Human being Jose Saramago
Felsefe ve edebiyat dünyasının ilgisine mazhar olmayı fazlasıyla hak etmiş bir isim olarak değerlendirdiğimiz Saramago’nun felsefi düşünce kapsamında değerlendirilebilecek fikirlerini ortaya koyarken edebiyatı bir imkân olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Bu çerçevede o, felsefi görüşlerini felsefenin soyut ve kuru diline inat, somut ve anlaşılır bir üslupla ortaya koymuş bir düşünürdür. Öyle ki Saramago, her edebi-felsefi eserde olduğu gibi, yoğun soyut teorik düşünceden ziyade, teorinin pratik yansımalarını da hesaba katan bir düşünce sistematiği geliştirmiştir. Çalışmamızda felsefi görüşleriyle öne çıkmış olan Nobel Ödüllü bir edebiyatçının siyaset felsefesi ile ilgili temel bir kavramı nasıl ele aldığını incelemeye çalıştık. Bunu yaparken amaçlarımızdan birisi edebi metinlerin felsefi içeriklerinin felsefeye konu olabilecek şekilde ele alınabileceğini, edebiyatın felsefi görüşleri ortaya koymak için bir yöntem olabileceğini göstermeye çalışmaktır. Çalışmamızın sonucunda otorite gibi bir kavramın edebi eserlerde anlaşılır bir şekilde tartışıldığını görmekteyiz. Çalışmamızın ikinci iddiası ise insan doğası ile ilgili kabullerin insanları ilgilendiren olgu, durum ve kurumlarla ilgili fikir beyan ederken temel olduğu savıdır. Saramago da sahip olduğu insan anlayışı üzerine otorite kavramına kendince açıklamalar getirmeye çalışmıştır. Saramago siyaset felsefesinde ele alınmakla birlikte tüm felsefe tarihi boyunca tartışıldığına şahit olduğumuz otorite kavramına belli bir insan anlayışından bakmaktadır. Bu insan anlayışı aydınlanmanın kabulünün tersine, insanın kötülüğe meyyal olduğunu kabul eden bir insan anlayışıdır ki, Saramago bu görüşünde yalnız değildir. Çalışmamızda İbn Haldun ve Hobbes’la örneklesek de aydınlanmaya kadar kabul görmüş insan anlayışı bu minvaldedir. Saramago’nun insan anlayışıyla ilgili bir tespit yapmak gerekirse, onun Camus’nun başkaldıran insanından etkilendiği veya onların çağdaş olmaları hasebiyle dönemin sorunlarına aynı bakış açısıyla çözüm ürettikleri söylenebilir. O aynı zamanda Sartre’dan ve Nietzsche’den de etkilenmiş görünmekle beraber, onu varoluşçu veya nihilist bir filozof olarak değerlendirmek zordur. Bu zorluk, Saramago’nun bahsi geçen düşünürlerden farklı olarak, insana önem atfetmesine rağmen, zaafları nedeniyle insana güvenmemesinden kaynaklanmaktadır. Ona göre insan birçok zaafa sahip bir varlıktır. Korku, üzüntü, bilgisizlik insanı dinlerin elinde oyuncak etmekte, varlığına anlam katmak için insan dinlerin esiri olmaktadır. Ancak insanlar bir arada yaşamak için bir otoriteye ve otoriteye meşruiyet sağlayıp normlar oluşturacak dinlere mecburdur. İnsanın kusurlu bir varlık olduğunu ve bizatihi insanlık tarihinin bunun kanıtını olduğunu dile getiren Saramago’ya göre her şeyin iyi gibi göründüğü zamanlarda insanların arasında bir uyum varmış gibi görünse de, bazı şeyler ters gitmeye başladığında insanlar birbirlerine saldırmaktan çekinmemektedir. İnsanın kendi canı tehlikeye gireceği zaman, kötü yönü ortaya çıkmaktadır. Doğa durumu olarak adlandıracağımız bu durumlarda insan, kendi canını kurtarmak için karşısındakinin de insan olduğunu unutarak, onun başına kötü şeyler geleceğini hiç düşünmeden her şeyi yapabilmektedir. Saramago’ya göre insan, temel ihtiyaçlarını elde etmek için her şeyi göze almaya hazır olan bir varlıktır. Hobbes’un insan doğasına yönelik fikirlerinden izler taşıyan bu görüşler Saramago’nun Aydınlanmanın rasyonel otonom birey anlayışına karşı olduğu izlenimini vermektedir. Aydınlanmanın Descartes’tan mülhem oluşturmuş olduğu bu anlayışta, Rousseau’da da görüldüğü gibi, iyimser insan doğası kabulü vardır. Saramago’nun insan doğasına yönelik tutumu antik dönemlerden aydınlanmaya kadar geçen süreçte hâkim olan kusurlu/kötülüğe meyyal insan anlayışından etkilenmiş gibi durmaktadır. Doğa durumu tasviri Hobbes’a benzeyen Saramago’ya göre otoritenin olmadığı durumlarda, insanlar arasında, hayvanlar âlemindeki kurallar geçerli olmakta ve insanlar birbirlerini yemektedir. Bu nedenle insan otoriteye muhtaçtır. İnsanın otoriteye muhtaç olduğu tespitinden sonra otoritenin insan üzerindeki etkilerine değinen Saramago, otoritenin adaletli olması gerektiğini vurgulamakla beraber otoriteye dair iyi niyet beslememektedir. Otoritenin yetkisini elinden bırakmamak için her yolu deneyebileceği tespitini yapan Saramago, bu noktada demokrasiyle ilgili de endişelidir ve demokratik otoritelerde de manipülasyonlarla insanların yanlışa yönlendirildiğini söylemektedir. Son tahlilde çalışmamızın iki temel iddiası yanında şunu da söylememiz gerektiğini düşünüyoruz; yaptığı değerlendirmelerle siyaset felsefesi ile ilgili birçok noktada dikkate değer fikirler serdeden Saramago’nun bir siyaset felsefecisi olarak da ele alınabileceği ve eserlerindeki edebi üslubun anlaşılması zor birçok felsefi problemi anlaşılır hale getirdiği dikkatlerden kaçmamalıdır.
Din Felsefesi Siyaset Felsefesi Felsefe-edebiyat ilişkisi İnsan Jose Saramago
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Kabul Tarihi | 5 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.