The main aim of the study is to determine and analyze al-Māturīdī’s (d. 333/944) view of philosophy in general in the context of Ta’wīlāt al-Qur’ān. Among the tafsirs that have survived from the beginning to the present day, Ta’wīlāt is the first to include the views of philosophers with the word philosopher (al-falāsifa). Therefore, al-Māturīdī is the first person to openly refer to the non-religious elements while interpreting religion. But he set the principle to be followed during interpretation. This is a kind of fitness analysis and is very useful. The operation of the principle is divided into two phases. According to that, it is possible to benefit from the accumulation of philosophy books, if they do not contradict the Qur’ān. al-Māturīdī gave examples of this in his own tafsir work. Here this article contains a detailed investigation of the mentioned examples. In addition, attention will be drawn to the role of al-Muʿtazila literature in al-Māturīdī’s philosophical accumulation. As Ta’wīlāt al-Qur’ān is a book of tafsir, it seems that for the first time it has been opened for discussion by taking into account the views of philosophers.
In this study, first, al-Māturīdī’s efforts to understand and interpret philosophical accumulation will be revealed. Of course, he does not open to the evaluation of philosophy in a systematic whole, but he does not remain completely indifferent to the knowledge of philosophers in various fields. In Kitāb al-Tawḥīd, a separate heading was not created for philosophers, and they were not criticized. From this point of view, it can be said that Maturidi did not recognize the philosophers as a systematic and specific group. In this way, scattered references to philosophy in al-Māturīdī’s tafsir become understandable. The philosopher’s understanding of God, nature and man did not reach al-Māturīdī in an organized way, but the various views attributed to them were in common. al-Māturīdī gave life to alternative ideas within the framework of uncertain issues, regardless of their source. al-Māturīdī cites sections from the general approaches to humans and nature produced by philosophers. While some of these transfers are trying to understand the mentioned accumulation, some of them are trying to evaluate positively or negatively. As can be seen while determining the content of the concept of wisdom, the ideas of philosophers are adopted here. al-Māturīdī, who conveyed the approaches of the philosophers in the context of the soul-body relationship, which concerns the quality of the hereafter, touched on the meanings they attributed to the concepts. In addition to understanding, quoting, and transferring from them, al-Māturīdī also criticizes them. While criticizing groups outside the religion of Islam, the method followed does not differ except for minor nuances. All non-Islamic religions, cultures, thoughts and traditions, which contradict God’s monotheism, sending prophets and books, and questioning people after death, have been criticized from the same perspectives. Māturīdī, who has the identity of Kalām, first tries to justify the correctness of his own thought, and after determining the truth, moves on to the refutation of the false. This is a method and shows that criticism is not made unconsciously and blindly. When we look at the general philosophical criticisms in al-Māturīdī’s commentary, it is seen that he attributes the authority of the events that occur in nature to the only God in order to show that there is no place to take refuge but God. No event, big or small, is outside the knowledge, power and will of God. The physical multiplicity in nature is used as evidence for divine unity. Finally, this study investigated where al-Māturīdī conveyed philosophy or the various views of philosophers. If we ask in short terms, Has al-Māturīdī read a philosophy book? If he has not read a philosophy book directly, from what source does he quote the approaches of philosophers about an event related to the viscera of livestock? Based on some signs, al-Māturīdī became aware of the philosophical background thanks to the works of the Mu‘tazila school. As a matter of fact, the names of the books written clearly show that the Mu'tazila established the connection with the philosophical sources before al-Māturīdī. Considering that al-Māturīdī is a Mu‘tazila critic, it can be said that he studied various books belonging to them and had knowledge about non-religious groups during this review. Since most of the source books have not survived, a mutual reference between al-Māturīdī and Mu‘tazila in the context of philosophy has not been made. But if the power of the signs can be trusted, the Mu‘tazila became al-Māturīdī’s window to the outside world.
Çalışmanın temel hedefi Te’vîlâtü’l-Kur’ân bağlamında Mâtürîdî’nin (öl. 333/944) genel olarak felsefeye bakışını tespit ve tahlil etmektir. Başlangıçtan günümüze kadar ulaşan tefsirler arasında filozof (el-felâsife) kelimesi ile felsefecilerin görüşlerine ilk kez yer veren Te’vîlât’tır. Öyleyse Mâtürîdî dini yorumlarken dini dışı sayılan unsurlara açıktan müracaat eden ilk kişidir. Fakat o yorumlama sırasında uyulacak ilkeyi koymuştur. Bu bir tür uygunluk analizidir ve oldukça kullanışlıdır. İlkenin işletilmesi iki aşamaya ayrılmaktadır. Birinci aşamada bir bilginin Kur’an’a uygunluk taşıyıp taşımaması bir tarafa ters düşmemesi yeterlidir. İkinci aşamada ise Kur’an’a ters düşen yorumları eleştirmek, uygunları benimsemektir. Dolayısıyla Kur’an’a ters düşmemek kaydı ile felsefe kitaplarının birikiminden istifade edilebilir. Mâtürîdî kendi tefsir çalışmasında bunun örnekleri vermiştir. İşte bu makale sözü edilen örneklerin ayrıntılı araştırmasını içermektedir. Ayrıca Mâtürîdî’nin felsefe birikimine ulaşmasında Mu‘tezilî edebiyatın rolüne dikkat çekilecektir. Te’vîlâtü’l-Kur’ân bir tefsir kitabı olması itibariyle ilk defa felsefecilerin görüşlerini dikkate alarak tartışmaya açmış gözükmektedir. Bu çalışmada öncelikle Mâtürîdî’nin felsefe birikimini anlama ve yorumlama çabası göz önüne serilecektir. Elbette o, sistematik bir bütünlük içerisinde felsefeyi değerlendirmeye açmaz, ancak filozofların çeşitli alanlardaki bilgi birikimine tamamen kayıtsız kalmaz. Kitâbü’t-Tevhîd’de felsefeciler için müstakil bir başlık açılarak eleştirilmemiştir. Buradan yola çıkarak Mâtürîdî’nin felsefecileri sistemli ve belirli bir zümre olarak tanımadığı söylenebilir. Böylece Mâtürîdî’nin tefsirinde dağınık şekildeki felsefe atıfları anlaşılır hale gelmektedir. Filozofların Tanrı, tabiat ve insan anlayışları derli toplu biçimde Mâtürîdî’ye ulaşmamıştır, ancak onlara atfedilen çeşitli görüşler tedavüldedir. Mâtürîdî kaynağı kim olursa olsun kesinlik arz etmeyen konular çerçevesinde alternatif fikirlere hayat hakkı tanımıştır. Mâtürîdî, filozoflar tarafından üretilen insan ve tabiata yönelik genel yaklaşımlardan kesitler aktarmaktadır. Bu aktarımlardan bazısı sözü edilen birikimi anlama çabası taşırken, diğer bazısı olumlu-olumsuz değerlendirme gayretindedir. Hikmet kavramının muhtevası tespit edilirken görüleceği üzere, burada filozofların fikirleri benimsenmektedir. Ahiret hayatının keyfiyetini ilgilendiren ruh-beden ilişkisi bağlamında filozofların yaklaşımlarını aktaran Mâtürîdî, onların kavramlara yükledikleri anlamlara temas etmiştir. Mâtürîdî felsefecileri anlama, alıntılama ve onlardan aktarma dışında onlara eleştiriler de yöneltmiştir. İslam dini dışında kalan zümreler eleştirilirken izlenilen yöntem küçük nüanslar dışında farklılık arz etmez. Tanrı’nın tevhidi, peygamber ve kitap göndermesi, ölümden sonra insanların sorguya çekileceği hususlarına aykırı düşen tüm İslam dışı din, kültür, düşünce ve gelenekler aynı açılardan eleştirilmiştir. Kelâm kimliğine sahip Mâtürîdî, öncelikle kendi düşüncesinin doğruluğunu temellendirmeye çalışır, doğruyu saptamanın ardından yanlışın çürütülmesine geçer. Bu bir yöntemdir ve eleştirinin bilinçsiz ve körü körüne yapılmadığını göstermektedir. Mâtürîdî’nin tefsirindeki genel felsefe eleştirilerine bakıldığında Allah’tan başka sığınılacak bir makam olmadığını göstermek için tabiatta cereyan eden olayların otoritesini tek Allah’a bağladığı görülür. Büyük veya küçük hiçbir hadise Allah’ın ilmi, kudreti ve iradesi dışında kalmaz. Doğadaki fiziksel kesret, ilâhî vahdet için kanıt yapılmaktadır. Son olarak bu çalışma Mâtürîdî’nin felsefeyi veya felsefecilerin çeşitli görüşlerini nereden aktardığını araştırmıştır. Kısa ifade ile soracak olursak; Mâtürîdî felsefe kitabı okumuş mudur? Doğrudan bir felsefe kitabı okumadıysa, besi hayvanlarının iç organıyla ilgili bir olay hakkındaki felsefecilerin yaklaşımlarını hangi kaynaktan aktarmaktadır? Bazı işaretlerden yola çıkarak söylenecek olursa Mâtürîdî, felsefi birikimden Mu‘tezile ekolünün çalışmaları sayesinde haberdar olmuştur. Nitekim Mâtürîdî’den önce felsefi kaynaklarla irtibatın Mu‘tezile tarafından kurulduğunu, yazılan kitap isimleri açıkça göstermektedir. Mâtürîdî’nin bir Mu‘tezile eleştirmeni olduğu dikkate alınırsa, onlara ait çeşitli kitapları incelediği ve bu inceleme sırasında din dışı sayılan zümreler hakkında bilgi sahibi olduğu söylenebilir. Kaynak kitapların pek çoğunun günümüze ulaşmaması nedeniyle, felsefe bağlamında Mâtürîdî-Mu‘tezile arasında karşılıklı bir referansın sağlaması yapılmamıştır. Fakat işaretlerin gücüne güvenilirse Mu‘tezile, Mâtürîdî’nin dış dünyaya açılan penceresi olmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Kabul Tarihi | 8 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.