Genel olarak bir dine mensup olmayı ifade eden “dindar” kavramı, özel anlamda dinî emir ve yasaklara sıkıca bağlı, din işlerinde titiz ve dikkatli, dinî bilgileri içselleştirerek tecrübe eden bireyler için kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu kavram, dine daha çok bağlı olmayı ifade etmektedir. Bu anlamda dini, hayatının merkezine oturtan dindar birey, tercihlerini bu doğrultuda şekillendirmektedir. Dinin toplum üzerindeki etkisini inceleyen sosyologlar dindarlık için bazı tarifler yapıp birtakım kıstaslar tayin etme cihetine gitmişlerdir. Dinin tarifinde olduğu gibi dindarlığın da farklı şekillerde tarif edildiği görülmektedir. Bu anlamda dindarlığın sübjektif yapısı ve aşkın boyutundan ötürü bireylerin dindarlık derecesinin kesin hatlarla idraki pek mümkün gözükmemektedir. Ne var ki kılık-kıyafet, saç-sakal, bazı dinî kavramlar kullanmak ve ibadetlerin ifası gibi zahiri kıstaslar, bireylerin dindarlık dereceleri hakkında fikir verebilmektedir. Ne var ki İslâm’da öze sirayet etmeyip kabukta kalmış görüntülere pek itibar edilmemiştir. Bu bağlamda her şeyi formel ibadetlerden ibaret görerek dindarlığın merkezine bu şekilci anlayışın konulması eleştirilmiştir. Dindarlığın şekilde kalmasında olduğu gibi inancı fiiliyata dökme hususunda gerekli ciddiyeti göstermemek de mühim bir problem olarak görüldüğünden her tür dindarlık tezahürünün “aldatıcı/gösterişçi dindarlık”, “taklidi dindarlık”, “tahkiki dindarlık” ve “zevk alınan dindarlık” şeklinde farklı sıfatlar ile nitelendirilmesi gibi bir ihtiyaç ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla dindar birey, imanının gereği olan tasarruflarda bulunur ki Kur’ân ve sünnette buna dair pek çok örnek mevcuttur. Allah ve Rasûlüne itaat, kesinlik derecesinde iman, ürperen kalp, ibadetleri yerine getirme ve elinden ve dilinden emin olunma gibi hususlar bunlardan bazılarıdır. Tabi her şeyde olduğu gibi ibadetlerde de aşırılığa kaçılması yasaklanmıştır. Bu anlamda Hz. Peygamberin ashabı arasında her gün oruç tutmayı, evlenmemeyi ve ibadetlerle meşgul olup uyumamayı planlayanları uyarması ve güçleri oranında ibadet hayatlarını yaşamaları yönünde tavsiyelerde bulunması manidardır.
Fıkhî açıdan bakıldığında ibadetlerin, dindarlığının en önemli göstergeleri arasında yer aldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca fıkıhta, dindarlığın tezahürü olabilecek başka durumlar da söz konusu olabilmektedir. Örneğin inanan birinin şüpheli şeyleri terk edip azîmet ile amel etmesi bu kıstaslar arasında gösterilebilir. Şöyle ki fıkhi açıdan yeterli delil bulunamadığı için kesin bilgi ve kanaate varamamaktan kaynaklanan tereddüt ve kararsızlığı ifade eden şüphe durumunda ilgili hususun helal mi haram mı olduğu net değildir. Bu durum, müçtehidin mezkûr hususlarda kesin hüküm vermesine mani olurken mükellefin de haram mı helal mi haram mı olduğunu kesin olarak bilmediği meselelerde mütereddit olmasına sebep olmaktadır. Burada mükellefin önüne şüpheli olanı yapma veya terk etme şeklinde iki yol çıkmaktadır. Şüpheli şeylere bulaşıp harama düşme tehlikesi karşısında Hz. Peygamber’in haramlar ve helaller arasında bulunan şüpheli durumlardan sakınılması yönündeki tavsiyesini esas alarak şüpheli şeylerden uzaklaşması, kişinin dindarlığının farklı bir tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Normal, yani herhangi bir özrün bulunmadığı durumlarda her bir mükelleften ayrı ayrı yapılması istenen ve azîmet diye ifade edilen asli hükümlere gelince, ruhsatla amel etmediği zaman günahkâr olacağı durumlar hariç, kişinin daha çok meşakkatli olan azîmet ile amel etmesi, onun dindarlığının farklı bir tezahürü olacaktır. Böyle durumlarda seferi iken ruhsat olduğu halde oruç tutulmasının daha hayırlı olduğu ve dolayısıyla failinin daha dindar olacağı yönünde naslar varken azimet ile ruhsattan hangisinin daha üstün olduğunun bilinmediği durumlar da vardır. Hal böyleyken bu gibi durumlarda da kişinin azimetle amel etmesi de onun dindarlığının farklı bir boyutu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada her iki husus, yani şüpheli şeyleri terk etmenin yanı sıra azimet ile amel etme ile ilgili teknik detay ve ihtilaflardan kaçınılarak sadece mezkûr hususların dindarlık üzerindeki etkileri ve bunların İslâm hukukundaki yansımaları izah edilmiştir. Ayrıca azîmet ile amelin mutlak olarak dindarlık göstergesi sayılıp sayılmayacağı sorgulanmıştır.
The term "religious", which generally refers to belonging to a religion, is used for individuals who are strictly adhered to religious orders and prohibitions, who are meticulous and careful in religious affairs, and who experience religious knowledge by internalizing them. Therefore, this term mostly implies a better devotion to religion. In this sense, the religious individual who places religion at the center of his life shapes his preferences in this direction. Sociologists who have studied the effect of religion on society have chosen to make some definitions and set some criteria for religiosity. As with the definition of religion, it is seen that religiosity is described in different ways too. Hence, it seems hardly possible to measure the levels of religiousness of individuals due to the subjective nature and transcendency of the term religiousness. However, some external criterion such as the style of clothing, the shape of facial hair, usage of some religious terms, practicing the religion openly might provide some opinion about people’s religiosity. However, in Islam, actions that do not penetrate a person's heart and remain only in behavior are not really credited. In this context, it has been criticized that a formalist understanding is placed at the center of religiosity, considering formal worship as what counts. Failure to show the necessary seriousness in putting belief into action was seen as a major problem, as did religiousness remain in just behaviors. For this reason, there has been a need to characterize all manifestations of religiosity with different titles such as "deceitful / pretentious religiosity", "imitative religiosity", "investigative religiosity" and "enjoyed religiosity". Therefore, a religious individual takes actions as required by his/her faith, and there are many examples of these advices in the Quran and Sunnah. The obedience to Allah and his last prophet, a faith that is so strong, a tender conscious, performing rituals, and being known as trustworthy are a couple of these aforementioned advices. Of course, just as in everything, excessive praying is prohibited. In this sense, it is significant that the Prophet Muhammad warned those who plan to fast every day, not to marry, and those who plan to pray and not sleep, and to advise them to live their life of worship within their power.
From the perspective of fiqh, worshipping/ performing rituals is among the most important indicators of religiosity. Also, in fiqh, there are some other situations that may be indicators of religiosity. For example, the fact that a believer avoids doubtful actions and acts with tenacity can be shown among these indicators. That is to say, it is not clear whether the relevant issue is halal or haram in case of doubt that express hesitation and indecision arising from the inability to reach definite information and conclusions since there is not enough evidence in terms of fiqh. This situation prevents the mujtahid from making a definite judgment on the aforementioned issues and causes the responsible person to hesitate on issues that he does not know exactly whether it is haram or halal. Here, there are two ways for the believer to do or leave the suspicious thing. The fact that this person chose to follow the advice of the prophet Muhammad on the acts that are not clear to be halal or haram, is an example of the other indicators of religiosity.
As for the basic provisions, that is, in the absence of any exceptions, which are required to be performed separately by each believer and expressed as "azîmah", except in cases where he will be a sinner when he does not act with the license, it will be a different manifestation of his piety. Although there is a license not to fast while on a voyage, there are signs that fasting on voyage is better and therefore the person who chooses to fast will be seen religious, but there are also cases where it is not known whether using the license or act on azîmah is superior. In situations like this, the fact that someone acts on azîmah is seen as another indicator of that person’s religiosity. In this study, by avoiding technical details and disagreements regarding both issues, namely abandoning doubtful things as well as acting on azîmah, only the effects of the aforementioned issues on religiosity and their reflections in Islamic law are explained. Also it is questioned whether acting on azîmah can be accepted as an absolute indicator of religiousness or not.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 8 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.