Qadi Abu Zayd al-Dabûsî (d.43/1039) examines the methodological and juridical differences between Islamic law schools in his book “Ta’sîsu al-nazar fi ihtilâfi al-eimme”. In his book, under a heading he evaluates the methodologies of Hanafî and Shafî schools regarding the position of qawl al- sahâba over qiyas. He explains the general principle of Hanafî school on qawl al- sahâba as, the word of a Companion is accepted over qiyas when there is no objection to it from another Companion. He also notes that because Imam Shafî does not think it’s appropriate to imitate the Companions, he chooses qiyas over qawl al- sahâba. In this study, the evaluation of whether Imam Shafî preferred the qiyas over qawl al-sahâba as he was accused of is tried to be laid down.
Among these fatwas narrated from the Companions, there are opinions that are agreed upon as well as disputed ones. As a natural result of this situation, the approaches of Hanafî and Shafî schools to the fatwas narrated from the Companions differed. In fact, for both of these sects, the word of the Companions accepted as superior. And their views on the consensus of the Companions is no different. But the worth of the Companions’ words outside of a consensus is open to discussion. In Hanafî sect, the opinions narrated from the Companions are sorted in accordance with their content. Accordingly, while it was deemed necessary to act in accordance with the views of the Companions in matters that cannot be understood with reason, two different approaches have been formed regarding the views of the Companions in matters that can be understood with the mind. The first one of these approaches suggests that regardless of the abilities of reason, qawl al-sahâba is to be accepted evidence. The second approach suggests that it is not actually necessary to follow the Companions in matters that could be comprehended by reason.
For Shafî sect, whether there is dispute or not is deemed more important than the content of the actual word or practice of the Companions. In fact, any kind of word of the Companions are accepted as evidence for them. But some of them comes after qiyas in the hierarchical order. The famous words of the Companions, whose opponents are unknown, are used as evidence before the qiyas within the sect. The non-famous words of the Companions whose opponents are unknown, although accepted as evidence, comes after qiyas in the hierarchical order of evidences. Within this group, the words of Abu Bakr, Omar, Osman and Ali (peace be upon them) stands out for preference. When the opinions seem to be equal, the one with the strongest source is expected to be preferred.
The approaches of Hanafî and Shafî sects to the qawl al- sahâba in general are as laid down. But Dabûsi in his aforementioned work, tries to prove that Imam Shafî preferred qiyas over qawl- al Sahâba by bringing different examples in seven different issue. These example issues are about; the payment of the person who brought back a fugitive slave to the owner, the compensation of the damage that’s been done to one’s beard, the worth of the sacrificial ritual after a child’s birth, the compensation of a broken oath, bay‘ al- ‘ina, the wine trade of non-Muslims among themselves and the washing of the inside of the mouth and nose during a full body ablution (ghusl). When one examines the fatwas about the given examples, it is seen that both Imam Shafî and some other scholars of the sect gave priority to qiyas over the qawl al- sahâba as in the payment of the person who brought back a fugitive slave to the owner or the compensation of the damage that’s been done to one’s beard. Whereas in other examples such as, the compensation of the one who dedicated his child as a sacrifice, and the situation of the person who took and oath to leave Islam are tried to solved by going back to Nass( original sources; Qur’an and Sunnah). Moreover, when we examine the issues of bay‘ al- ‘ina and the wine trade of non-Muslims among themselves, we see that while drawing attention to the differences between the opinions of the Companions, he reaches a solution by following Marfu ahadith that are chained back to Prophet Muhammad. As a result, it does not seem possible to say that Imam Shafî preferred qiyas over qawl al- sahâba in every issue as suggested by Dabûsî.
Islamıc Law Qawl al-Sahâba The Dispute of the Companions Fugitive Slave Bay‘al-‘ina
“Te‘sîsü’n-nazar fî ihtilâfi’l-eimme” adlı eseriyle hukuk ekolleri arasındaki metodoloji ve hüküm farklılıklarını inceleyen Kadı Ebû Zeyd ed-Debûsî (ö.43/1039) eserinde müstakil bir başlık içerisinde sahâbe kavlinin kıyas karşısındaki konumunu Hanefî ve Şâfiî fıkıh metodolojileri açısından değerlendirmektedir. Sahâbe kavli konusunda Hanefî mezhebindeki genel prensibi sahâbenin kıyasa aykırı bir sözü kendisine başka bir sahâbî muhalefet etmediği sürece kıyasa takdim edilir, sözüyle açıklarken İmam Şâfiî’nin sahâbeyi taklidi uygun görmediği için kıyası sahâbe kavline tercih ettiğini belirtmiştir. Bu çalışmada İmam Şâfiî’nin ifade edildiği gibi kıyası sahabe kavline tercih edip etmediğinin değerlendirmesine yer verilmiştir.
Sahâbeden nakledilen bu fetvalar içerisinde ittifak edilen görüşler olduğu gibi ihtilaflı olanlar da vardır. Bunun doğal sonucu olarak, Hanefî ve Şâfiî mezheplerinin sahâbeden nakledilen fetvalara yaklaşımları da farklı olmuştur. Aslında her iki mezhepte de sahâbe kavli hüccet olarak kabul edilmiştir. Sahâbe icmâsının konumunda da farklı bir yaklaşım söz konusu değildir. Ancak icmâ dışındaki sahâbe kavillerinin yeri noktasında farklılık söz konusudur. Hanefî mezhebinde sahabeden nakledilen görüşler içeriğine göre taksim edilip konumu belirlenmiştir. Buna göre akılla kavranılmayacak konularda sahabe görüşlerine göre amel etmek vacip kabul edilirken akılla bilinmesi mümkün olan meselelerde sahâbe kavli konusunda iki farklı yaklaşım oluşmuştur. Bunlardan birincisi akılla bilinebilsin veya bilinmesin her türlü sahabe kavlini delil olarak almak vaciptir. Diğer görüş ise akılla bilinen konularda sahabenin taklit edilmesi caiz değildir.
Şâfiî mezhebinde sahâbe kavli konusunda sözün mahiyetinden ziyade ihtilafın oluşup oluşmadığı ön plana çıkmıştır. Aslında her türlü sahabe kavli delil olarak kullanılmaktadır. Ancak bazıları derece itibariyle kıyastan sonra gelmektedir. Muhalifi bilinmeyen meşhur sahabe sözleri mezhep içerisinde kıyastan önce gelen bir delil olarak kullanılır. Muhalifi bilinmeyen ve meşhur olmayan sahabe sözü ise delil olarak kabul edilmekle birlikte deliller hiyerarşisinde kıyastan sonra bir konuma sahiptir. Bu grup içerisindeki sahâbe sözünde devlet başkanlığı yapmış olan Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin sözleri tercih sebebi sayılmıştır. Görüşler arasında eşitlik söz konusu olduğunda kaynağı en sağlam olanın sözünün tercih edilmesi benimsenmiştir.
Hanefî ve Şâfiî mezheplerinin sahâbe kavilleri konusundaki yaklaşımları bu şekilde olmakla birlikte Debûsî “Te‘sîsü’n-nazar fî ihtilâfi’l-eimme”adlı eserinde İmam Şâfiî’nin kıyası sahâbe kavline tercih ettiğini yedi farklı konuda getirdiği örnekler ispatlamaya çalışmıştır. Bu örnekler kaçak köleyi bulup getirenin ücret hakkı, sakala verilen zararın tazmini, çocuğun kurban bedeli, yemin keffareti, bey‘u’l-îne, zimmilerin kendi aralarındaki şarap ticareti ve gusül abdesti sırasında ağza ve buruna su verme hakkındadır. Verilen örnekleri incelediğimizde İmam Şâfiî ve mezhebin diğer alimlerinin, kaçak köleyi getirene verilecek ücret ve sakala verilen zarar konusunda Şâfiî’nin kıyası sahâbe kavline tercih ettiği iddiası doğru olmakla birlikte; çocuğunu kurban olarak adayanın keffareti ve İslam’dan çıkmak üzerine yemin edenin durumu konularında görüşünü naslara dayandırdığı; bey‘u’l-îne ve zimmîlerin kendi aralarındaki şarap ticareti hususlarında ise sahâbe arasındaki ihtilafa dikkat çekmekle birlikte esas itibariyle Hz. Peygamber’den nakledilen merfû hadislere dayandığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak Debûsî’nin dile getirdiği gibi İmam Şâfiî’nin her meselede mutlak anlamda kıyası sahâbe kavline tercih ettiğini söylemek mümkün görünmemektedir.
İslam Hukuku Sahâbe Kavli Sahâbe İhtilafı Kaçak Köle Beyu’l-ine
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 11 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.