Al-Ghazali (1058-1111) is an Islamic scholar who draws attention with his skepticism, philosophical view, theological approach, fiqh approach, sufi thought and political background. Al-Ghazali, who is the authority many works in fields such as fiqh, language, logic, ethics, theology, mysticism, philosophy, hadith, politics, and education and who has written many works, is politically, intellectually and socially a man of the time of crisis in some ways. Al-Ghazali deals with main issues such as the basic dimensions of politics, the features that should be in rulers, the political and administrative or dimensions of justice, the importance of reason and science in politics and governance, and obedience to the president within the framework of politics and administration. As a matter of fact, this study also focuses on al-Ghazali's approach to these issues. The aim of the study is to contribute to the understanding of al-Ghazali's thought of politics and governance. The study is methodologically based on the method of understanding and the relevant sources on the subject, especially al-Ghazali’s approach on politics with the documentation technique, with his own works, especially his et-Tibr al-masbûk fî nasihat al-mulûk and related sources on the subject. In the article, the author tries to analyze and interpret the data obtained from the sources. Al-Ghazali can address today's world from the 12th century with his thoughts in the field of politics, administration, and governance.
Hujjat al-Islam al-Ghazali lived in an age manifested by intellectual dynamism. In this age of dynamism, many books on Greek philosophy were translated, ijtihad became widespread, and various Islamic madhabs were born. Al-Ghazali naturally got his share of this vitality. Undoubtedly, in this dynamism, al-Ghazali's time was a period in which some serious problems emerged even though there were important achievements in Islamic society. For al-Ghazali, this period is a period when collapse gave its signs. In such a period of time, it can be said that a state of disorder, tension and disorganization on the political dimension showed its effect, and that small Islamic states (mulûk at-tawaif) did not feel the influence of the caliph, although they were dependent on the caliph in language or formally. There are also conflicts between these governments. This was a vital internal issue of Muslims; but there is another internal issue that is more vital than that: it was the presence of the Batini movement that led to disorders in the mental, religious, social, political areas, etc. in society. One of the most crucial problems Muslims grappled with was the Crusaders; This issue, which could be regarded as an international issue, posed a great danger to Muslims. The Crusaders were constantly attacking the Muslims. Antakya (1098) and Jerusalem (1099) were occupied by the Crusaders. This situation created difficult political, social, economic and religious conditions among Muslims. All these situations were situations that al-Ghazali saw, felt, and experienced at various levels. There was also another important problem with its internal and external dimensions; it was the circulation of foreign culture, civilization, creed, idea and philosophy among Muslims. Of course, concerns have arisen that some of these elements were creating very dangerous situations for Islam and Muslims. In addition, according to some thinkers, scholars and researchers, including al-Ghazali himself, the fact that Muslims, especially the ulama, did not fulfill their duties and responsibilities as they should, reflected the negative situation of the Islamic society.
Al-Ghazali deals with basic issues such as religion-politics relations in general, religion-state relations in particular, the political and administrative dimensions of justice, the characteristics of the head of state, the duties and functions of the state and the head of state, the importance of reason and science in politics and governance, and obedience to the head of state. Imam al-Ghazali considers the science of politics in his own classification of sciences and attaches great importance to politics both as a science and as a social phenomenon. The fact that he sees politics as a necessary institution for the establishment and continuation of social order in cooperation with fiqh is an indicator of al-Ghazali's unique view of politics.
According to Ghazali, who put forward remarkable approaches in terms of political sociology, institution of politics and state depending on it are indispensable for society and social order. It is not possible for people to agree with each other in accordance with laws and rules and live together in order without the state and the head of state, a governor, a leader. While the head of state does his duty to maintain order in the society, he gets help from the science of fiqh and the law-making efforts of the jurists (fukaha).
Gazâlî, şüpheciliği, felsefi görüşü, kelamcılığı, fıkhi yaklaşımı, tasavvuf düşüncesi ve siyaset birikimiyle dikkatleri çeken bir İslam bilginidir. Fıkıh, dil, mantık, ahlâk, kelam, tasavvuf, felsefe, hadis, siyaset, eğitim gibi alanlarda otorite olan ve birçok eser kaleme almış olan Gazâlî, bazı açılardan siyasal, fikrî ve toplumsal açıdan bir buhran dönemi insanıdır. Gazâlî siyaset ve yönetim çerçevesinde siyasetin temel boyutları, yöneticilerde olması gereken özellikler, adaletin siyasal ve yönetsel boyutları, siyaset ve yönetimde akıl ve ilmin önemi, devlet başkanına itaat gibi temel konuları ele alır. Nitekim bu çalışma da Gazâlî’nin bu konulara yaklaşımını kendisine konu edinir. Çalışmanın amacı, Gazâlî’nin siyaset ve yönetim düşüncesinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktır. Çalışma metodolojik olarak anlamacı yönteme dayanmakta ve dökümantasyon tekniği ile Gazâlî’nin özellikle et-Tibrü’l-mesbûk fî nasihatü’l-mülûk adlı eseri ve siyasete dair diğer eserleri başta olmak üzere konu hakkındaki ilgili kaynaklara istinat etmektedir. Makalede yazar, kaynaklardan elde edilen verileri analiz ederek yorumlamaya çalışmaktadır. Gazâlî, siyaset ve yönetim alanındaki düşünceleriyle 12. yüzyıldan bugünün dünyasına hitap edebilmektedir.
Hüccetülislam Gazâlî, fikrî dinamizmle tezahür eden bir çağda yaşamıştır. Bu dinamizm çağında Yunan felsefesine dair birçok kitap tercüme edilmiş, ictihad yaygınlık kazanmış ve çeşitli İslam mezhepleri doğmuştur. Gazâlî de tabiatıyla bu canlılıktan nasibine düşeni almıştır. Şüphesiz bu dinamizm içinde Gazâlî’nin zamanı, İslam toplumunda önemli başarılar olsa da bazı ciddi problemlerin ortaya çıktığı bir devirdir. Gazâlî için bu dönem çöküşün işaretlerini verdiği bir dönemdir. Böyle bir zaman diliminde siyaset boyutunda bir karışıklık, gerilim ve dağılmışlık durumunun etkisini gösterdiği; küçük küçük İslam devletlerinin (mülûku’t-tavâif), dilde veya resmiyette halifeye bağlı olmalarına rağmen üzerlerinde bu bağlılığa dair işaretlerin görülmediği söylenebilir. Bu yönetimler arasında çatışmalar da söz konusudur. Bu, Müslümanların çok hayati bir dâhili meselesiydi; fakat bundan daha hayati bir diğer dâhili mesele, toplumda zihnî, itikadî, toplumsal, siyasi vd. alanlarda fitnelere yol açan Bâtınî hareketin mevcudiyetiydi. Müslümanların boğuştuğu en can alıcı sorunlardan biri de Haçlılar idi; uluslararası bir mesele olarak addedilebilecek olan bu mesele Müslümanlar için büyük bir tehlike arz ediyordu. Haçlılar, Müslümanlara durmadan saldırıyorlardı. Antakya (1098) ve Kudüs (1099) Haçlılar tarafından işgale maruz kalmıştı. Bu durum Müslümanlar arasında siyasi, toplumsal, iktisadi ve dinî anlamda ağır şartlar doğurmuştu. Bütün bu durumlar, çeşitli düzeylerde Gazâlî’nin de gördüğü, hissettiği ve yaşadığı durumlardı. Ayrıca dâhili ve harici boyutlarıyla mühim bir sorun daha vardı; o da yabancı kültür, medeniyet, itikad, fikir ve felsefe öğelerinin Müslümanlar arasında dolaşıma girmesiydi. Elbette bu öge veya unsurların bazılarının İslam ve Müslümanlar için çok büyük tehlikeli durumlar zuhur ettirdiğine dair endişeler ortaya çıktı. Bunların yanında Gazâlî’nin kendisi de dâhil bazı düşünür, âlim ve araştırmacılara göre Müslümanların, özellikle de ulemanın vazife ve mesuliyetlerini olması gerektiği şekilde ifa etmemeleri, İslam toplumunun negatif durumunu aksettiriyordu. Gazâlî siyaset noktasında genelde din ile siyaset, özelde ise din ile devlet ilişkileri, adaletin siyasal ve yönetsel boyutları, devlet başkanının hususiyetleri, devletin ve devlet başkanının görev ve fonksiyonları, siyaset ve yönetimde akıl ve ilmin önemi, devlet başkanına itaat gibi temel konuları ele alır.
Gazâlî genel olarak din-siyaset ilişkileri, özelde din-devlet ilişkileri, adaletin siyasi ve idari boyutları, devlet başkanının özellikleri, devlet ve devlet başkanının görev ve işlevleri, siyaset ve yönetimde akıl ve bilimin önemi ve devlet başkanına itaat gibi temel konuları ele almaktadır. İmam Gazâlî, siyaset ilmini kendi ilimler tasnifi içinde ele almakta ve siyasete hem bir ilim hem de sosyal bir olgu olarak büyük önem vermektedir. Siyaseti fıkıh ile işbirliği içinde toplumsal düzenin kurulması ve devamı için gerekli bir kurum olarak görmesi Gazâlî'nin özgün siyaset görüşünün bir göstergesidir. Siyaset sosyolojisi açısından dikkat çekici yaklaşımlar ortaya koyan Gazâlî'ye göre siyaset kurumu ve ona bağlı devlet, toplum düzeni için vazgeçilmezdir. Devlet ve devlet başkanı olmadan insanların kanun ve tüzükler çerçevesinde birbirleriyle anlaşmaları ve düzen içinde yaşamaları mümkün değildir. Devlet başkanı toplumda düzeni sağlama görevini yerine getirirken, fıkıh ilminden ve hukukçuların (fukaha) kanun yapma çabalarından yardım alır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 30, 2021 |
Publication Date | December 30, 2021 |
Acceptance Date | September 11, 2021 |
Published in Issue | Year 2021Volume: 21 Issue: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.