Günümüz hayat şartlarının beraberinde getirdiği yeni fıkhî problemler hükme kavuşturulurken nasslar temel merci ittihaz edilmekle birlikte çoğunlukla fıkıh mirasından da faydalanılmaktadır. Esasen isabetli olduğu varsayılan bir meselenin hükmünü daha sonra karşılaşılan benzer bir meseleye tatbik etmek veya yeni bir hükmün inşasında kullanmak, ilk dönemlerden itibaren uygulanagelen bir yöntemdir. Tahrîc olarak bilinen bu yöntem ile başarılı bir neticenin elde edilebilmesi için temel alınan ictihadın delillerinin yanı sıra konusunun mahiyeti ve sosyal bağlamı da tespit edilmelidir. Aynı şekilde yeni problemin olgusal ve sosyal bağlamları araştırılmalı, ilişkilendirildiği mesele ile benzerlik ve varsa zıtlık durumu ortaya konulmalıdır. Bu hususları dikkate almadan fakihlerin ictihad ve fetvalarını olduğu gibi yeni problemlere uyarlamak, gerçekte onların kabul etmeyecekleri hükümlerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Son birkaç yüzyılda hayatın her alanında büyük değişimler gerçekleştiği için günümüz meselelerine fıkhî mirastan çözüm aranırken bağlam konusunda hassasiyet gösterilmesi daha önemli hale gelmiştir. Ancak birçok yeni mesele için üretilen hükümlerde bağlam kaynaklı sorunlarla karşılaşılması, bu hususun yeterince önemsenmediğini göstermektedir. Bu sebeple konunun müstakil çalışmalarla akademik gündemde tutulması önem arz etmektedir. İctihadî hükümlerin bağlamı dışında kullanılmasına zemin hazırlayan nedenlere değinen bu çalışmada dört farklı örnek üzerinden probleme dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Araştırma esnasında, ictihadların bağlamından koparılmasının üç temel kaynağının olduğu kanaatine varılmıştır. Bunlardan birincisi, mubah sınırları dışında kalan fiilleri meşru göstermek için fıkhî mirasın gücünden faydalanma eğilimidir. Bu yaklaşım tarzında herhangi bir mezhebin kurumsal çerçevesine bağlı kalınmadığı gibi ihtiyaç duyulduğunda farklı mezheplerin birbiriyle çelişen ictihadları da kullanılabilmektedir. Bir çeşit telfîk işleminin gerçekleştirildiği bu yöntemde sonuç itibariyle ortaya çıkan hüküm, kimi zaman, referans gösterilen mezheplerden hiçbirinin kodlarına uymamaktadır. Örneğin Mâlikî mezhebinden köpeğin temiz oluşuna ilişkin ictihadı, Hanefî mezhebinden ise köpeğin alınıp satılmasını mutlak olarak tecviz eden ictihadı alıp, hobi olarak beslemek amacıyla köpek satın almanın caiz olduğunu ileri sürmek, her iki mezhebin yaklaşımları açısından kabul edilebilir bir hüküm değildir. Çünkü referans gösterilen bu mezheplerde sadece avcılık ve bekçilik gibi somut faydalanmalar için köpek edinmeye cevaz verilmiştir. Fıkhî mirastan faydalanırken ortaya çıkan bağlamsal sorunların bir diğer temel nedeni, yeni meselenin veya ilişkilendirilen kaynak meselenin yeterince analiz edilmemesidir. Çağın veya atıf yapılan metnin yanlış okunması sonucu ortaya çıkan bu probleme, küçük yaştaki çocukların nikâhlandırılması örnek olarak verilebilir. Hanefîler, Mâlikîler, Şâfiîler ve Hanbelîler velileri bu konuda salahiyetli görmüşlerdir. Hayatın tekdüze devam ettiği eski dönemlerde küçüklerin namzetleriyle nikâhlandırılması, onların maslahatına uygun bir tasarruf olarak kabul edilmekteydi. Günümüzün sosyal ve ekonomik şartlarında küçükler hakkında verilecek bu türden kararlar ilerleyen yıllarda kendileri için sorunlar sarmalına yol açabilmektedir. Küçükleri nikâhlandırma ictihadı, günümüzde beklenenin aksine küçüğün maslahatına aykırı sonuçlar doğuruyorsa velinin bu yetkisini kullanması doğru olmayacaktır. Bağlam problemlerinin üçüncü kaynağı, fıkıh kitaplarındaki ictihadî hükümlerin bütün dönemler için geçerli olduğunun varsayılmasıdır. Bu yaklaşım gelenekselcilikte söz konusu olup, bağlamın bilinçli bir şekilde terk edilmesini gerektirmektedir. Tedavi giderlerini nafakanın dışında bırakan ictihadın günümüz için de geçerli sayılması, bu yaklaşımın bir ürünüdür. Fukahanın kahir ekseriyeti kendi dönemlerindeki işlevine bağlı olarak tedaviyi temel ihtiyaçlar arasında görmemiş ve dolayısıyla nafakaya dâhil etmemişlerdir. Günümüzde tedavi yöntemlerinde elde edilen başarılar, tedavinin artık zarûriyâttan sayılmasını istilzam etmektedir. Tedavinin mahiyet ve niteliğinde meydana gelen bu değişimi göz ardı edip, fukahadan nakledilen görüşü dondurup almak, ictihadın olgusal bağlamını terk etmektir.
While determining the verdict of the new fiqh problems brought about by today's life conditions, the texts (naṣṣ) are accepted as the main source of authority, but mostly the inheritance of the fiqh is also used. In fact, it is a method that has been practiced since the earliest times to apply the ruling of an issue that is assumed to be correct to a similar issue encountered later or to use it in the construction of a new provision. In order to achieve a successful result with this method known as takhrīj, the nature and social context of the subject of ʾijtihād should be determined as well as the evidences of the ʾijtihād. In the same way, the factual and social contexts of the new issue should be investigated, and the situation of similarity and contrast with the issue to which it is associated should be revealed. Adapting the jurists' ʾijtihād and fatwās to new prob-lems without considering these issues may lead to the emergence of provisions that they will not accept. Given the significant transformations in all aspects of life over this century, the importance of being sensitive to context when seeking solutions to contemporary issues from our fiqh inheritance has become increasingly paramount. However, encountering context-based problems in the provisions produced for many new issues shows that this issue is not given enough importance. Therefore, it is crucial to maintain the topic’s presence on the academic agenda through independent studies. In this investigation, which examines the primary reasons for the decontextualized application of the ʾijtihād provisions, attempts have been made to emphasize the issue under consideration through four distinct examples. During the research, it was determined that there are three primary origins of decontextualization of the ʾijtihād provisions referenced while determining the verdict of new issues. The first of these is the tendency to take advantage of the power of fiqh inheritance to justify religiously unlawful acts. In this approach, there is no concern about adhering to any doctrine, and there is no harm in using conflicting views of more than one sect when needed. In this method, in which a kind of the talfīq process is carried out, the resulting ruling sometimes does not comply with the paradigm of any of the sects referenced. For example, taking the ʾijtihād of the Mālikī school of thought regarding the cleanliness of a dog, and the ʾijtihād of the Ḥanafī school of thought regarding the permissibility of buying and selling dogs in general, and then claiming that it is permissible (mubāḥ) to buy a dog for the purpose of keeping it as a hobby, is not an acceptable ruling from the point of view of the approaches of the two sects. Because these doctrines that are cited do not allow the acquisition of dogs except for tangible purposes such as hunting and guarding. The other main reason for the contextual problems that arise while making use of the fiqh inheritance is the insufficient analysis of the new issue or the associated source issue. The marriage of young children can be given as an example of this problem that arises as a result of misreading the era or the text. The Ḥanafis, Mālikis, Shāfiʿis, and Ḥanbalis gave the guardians the aut-hority to make decisions on this issue. In ancient times, when life was monotonous, marrying young children by the guardians to suitable candidates was considered to be in their interest. In the current social and economic conditions, such decisions regarding minors may lead to a spiral of problems for them in the coming years. At present, if the marriage of minors, contrary to expectations, leads to results that conflict with the interests of the minor, it would not be appropriate for the guardian to use this power. The third source of context problems is the assumption that the ʾijtihād provisions in the fiqh sources are valid for all periods. In this approach, which is in question in traditionalism, the context is deliberately abandoned. The fact that the ʾijtihād that excludes the wife's medical expenses from the husband's responsibilities is still exists today is a result of this approach. Most of the fuqahāʾ did not consider treatment a basic need, based on its function in their period, and therefore they did not include it in alimony. The successes achieved today in treatment methods require that treatment be considered a necessity. Ignoring this change that occurred in the nature and type of medical treatment and freezing the opinion transmitted from jurists means abandoning the realistic context of ʾijtihād.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law and Religion |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2023 |
Acceptance Date | December 10, 2023 |
Published in Issue | Year 2023Volume: 23 Issue: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.