Türk edebiyatı tarihinin her ne kadar daha çok manzumeler üzerine inşa edilmiş olduğu gibi bir algı olsa da bu alanda mensur yahut manzum-mensur karışık eserlerin de gelenek içerisindeki yeri ve önemi göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Bilhassa klasik dönem Türk dili ve edebiyatının gelişim evreleri ile tarihinin takip edilip incelenmesi, nazımla birlikte nesir türünde kaleme alınmış eserlerin aynı dikkat ve özenle beraberce incelenmesiyle mümkündür. Zira mensur eserler dikkate alınmadan yapılan edebiyat tarihi çalışmaları bir yönüyle hep eksik kalacaktır. Bu kapsamda tezkireler, seyahatnameler, münşeat mecmuaları ve tarihler gibi diğer mensur türlerin yanında şerh metinleri öne çıkmaktadır. Her ne kadar daha önce yazılanın genişletilmiş bir tekrarı gibi algılansa da çeşitli eserler üzerine yazılan şerhler, ilgili eserin daha iyi anlaşılması ile dönemin edebî zevki ve ilgi alanının tespiti, dilin gelişim evrelerinin takibi gibi işlevlere de sahip olmuştur. Çeşitli şarihler tarafından şerh edilmeye ihtiyaç duyulan manzum eserlerden birisi Zencânî yahut Tokâdî olarak da anılan İshak Rızâ’î’nin (ö. 1100/1688) Nazmü’l-Le‘âlî adlı akaid manzumesidir. Rızâ’î Efendi, 17. yüzyılın öne çıkan ve dikkat çeken âlimlerinden biridir. O, ilim adamlığı yanında şairliğiyle de tanınmış, ilmî konularda yazmış olduğu manzum metinlerle halkı çeşitli hususlarda bilgilendirme yoluna gitmiştir. Arap edebiyatından doğan manzum akaid risalelerinin en meşhuru ise el-Emâlî adlı eserdir. Bu ve bunun gibi önemli manzumeler, Türk edebiyatında da örnek alınmış, böylece Türk âlim ve şairler de bu tür eserler kaleme almışlardır. Nazmü’l-Le’âlî de bu manzumeler içerisinde önemli bir yere sahip olmuştur. “Fırak-ı dâlle” olarak isimlendirilip sapkın olarak nitendirilen fırkaların görüşleri reddedilerek Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâ‘at akidesinin veciz beyitlerle ifade edildiği bu risale; gerek yazıldığı dönemde gerekse de sonraki asırlarda oldukça rağbet görmüştür. Öyle ki manzume, elden ele dolaşmış, ilim meclislerinde ilim meraklıları tarafından okunmuş ve okutulmuştur. Mesnevi tarzında kaleme alınan eserin yurt içi ve yurt dışındaki çeşitli kütüphanelerde yetmişten fazla nüshası bulunuyor olması, bu anlamda dikkat çekicidir. Ayrıca Nazmü’l-Le‘âlî üzerine farklı şarihlerce değişik dönemlerde Türkçe ve Arapça şerhler yazılmıştır. Bu durum da risalenin oldukça ilgi çekici olduğunun ifadelerinden birisi olarak değerlendirilebilir. Söz konusu manzume üzerine kaleme alınan şerhler arasında Muhammed Râ’if Efendi, Mustafa Kalecikî, Bâlî Firuz Bey ve Ahmed el-Behisnî gibi şarihlerin şerhleri öne çıkmaktadır. Bu çalışmada Ahmed el-Behisnî’nin Nazmü’l-Le’âlî şerhi ele alınmıştır. Behisnî, 18 ila 19. yüzyıllar arasında, birisi Tokat’ta olmak üzere çeşitli medreselerde müderrislik yapmış ve kıymetli eserler vermiş olduğunu düşündüğümüz âlim bir şahsiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Onun şimdilik tespit edilen tek eseri ise Şerhu Nazmi’l-Le‘âlî’sidir. Şarih, bu eseriyle ilgili manzumenin beyitlerini temel akaid kaynaklarından yararlanarak detaylı bir şekilde şerh etmiştir. Bu kapsamda yapılan araştırmada şerhin, biri müellif nüshası olması kuvvetle muhtemel on bir el yazması nüshasına ulaşılmıştır. Ayrıca eserin Arap harfli matbu baskısı da tespit edilmiştir. Böylece ilgili şerh metninin nüshaları karşılaştırılarak tenkitli metninin kurulması ve ilim dünyasının istifadesine sunulması şansı elde edilmiştir. Bununla beraber Türk kültür tarihinin parçalarından biri olan eser, gün yüzüne çıkarılacaktır. Çalışmanın ilk bölümünde nüshalardan yola çıkılarak şarihin hayatı hakkında bilgi verilmiştir. Sonraki bölümlerde ise eserin nüshaları tanıtılmış, dil ve üslup özellikleri üzerinde durulmuş ve muhtevası hakkında bilgi verilmiştir. Böylece eserin dil, edebiyat, şerh ve nesir geleneği ile kelam ilmi çerçevelerindeki değeri ortaya konmuştur.
Türk İslam Edebiyatı Klasik Türk Edebiyatı Nazmü’l-Le’âlî şerh Ahmed el-Behisnî Şerhu Nazmi’l-Le’âlî
Although there is a prevailing perception that the history of Turkish literature has been constructed predominantly around poetic works, the role and significance of prose as well as mixed prose–verse compositions within the literary tradition are too substantial to be overlooked. Especially when it comes to tracing and examining the developmental phases and historical evolution of classical Turkish language and literature, it is essential to consider prose texts alongside poetic works with equal diligence and scholarly attention. Indeed, literary historiography that disregards prose literature will inevitably remain incomplete. In this context, alongside other prose genres such as biographical dictionaries, travelogues, letter collections (münşeats), and historical chronicles, commentary literature holds a particularly prominent position. Although often perceived as mere elaborations or repetitions of earlier texts, commentaries written on various works have served critical functions, including deepening the understanding of the base text, determining the literary tastes and intellectual orientations of the period, and tracking the linguistic developments of the language. Among the versified works that were frequently annotated by scholars is the creed poem Nazmü’l-Le‘ālī, authored by İshak Rızâ‘î (d. 1100/1688), who is also known as Zencânî or Tokâdî. Rızâ’î was a prominent seventeenth-century scholar and poet, known for his didactic verse compositions that aimed to educate the public on religious and intellectual matters. The genre of versified creed treatises, which originated in Arabic literature, found its most renowned representative in al-Amālī by ʿUthmān al-Ūshī. Such texts were adopted and imitated by Turkish scholars and poets, leading to the production of similar works in Ottoman Turkish. Among these, Nazmü’l-Leʾālī occupies a significant position. In concise couplets, this treatise rejects the views of the so-called Fırak-ı Dâlle (deviant sects) and expounds the creed of Ahl al-Sunna wa’l-Jamāʿa. It enjoyed considerable popularity both in its own time and in later centuries, being widely circulated, read, and studied in scholarly circles. The poem was composed in the mesnevī style, and more than seventy manuscript copies are preserved today in libraries across Turkey and abroad are an indicator of its scholarly reception. Moreover, it attracted the attention of numerous commentators, resulting in several commentaries written in both Turkish and Arabic at different times. Notable among these are the commentaries by Muḥammad Rāʾif Efendi, Muṣṭafā Kalecikī, Bālī Fīrūz Bey, and Aḥmad al-Behisnī. This study focuses on the commentary by Aḥmad al-Behisnī. Behisnī, who appears to have been an accomplished scholar, served as a mudarris (lecturer) at various madrasas, including one in Tokat, during the late eighteenth and early nineteenth centuries. His only known to date work is Sharḥu Naẓmi’l-Laʾālī, in which he elaborately comments on the couplets of the base text by drawing upon foundational sources of Islamic theology (ʿaqāʾid). In the course of our research, eleven manuscript copies of Behisnī’s commentary were identified, including one highly likely to be the author’s own copy. In addition, a printed edition in Arabic script was also located. By comparing these manuscripts, it becomes possible to establish a critical edition of the text and make it accessible to the scholarly community. As a result, this previously overlooked work an integral part of Turkish cultural and intellectual history is brought to light. The first section of the study presents biographical information about the commentator derived from manuscript evidence. Subsequent sections introduce the extant copies of the work, examine its linguistic and stylistic features, and offer an overview of its content. Ultimately, this study aims to evaluate the commentary's significance within the broader traditions of language, literature, prose writing, Islamic theology, and commentary culture in classical Turkish literature.
Turkish-Islamic Literature Classical Turkish Literature “Nazmü’l-Le‘âlî” commentary Ahmed al-Behisnî Sharhu Nazmi’l-Le‘âlî
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Kelam, İslam Araştırmaları (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 18 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 20 Kasım 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 25 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.