The precautionary measure is a temporary legal protection against damages that may occur in the subject matter and make the execution of the provision impossible or very difficult during the period between the opening of the case and the final verdict. The aim is to secure the property for the plaintiff before the ending of lawsuit in consideration of possibility that the plaintiff may win the case. The purpose and the temporary nature of precautionary measure requires us to examine the demand for it with respect to the procedure for simple trial. Pre-modern Islamic law does not have such a term as precautionary measure. However, the practice of “ukla, tawqîf and haylûlah” by Malikites, especially by Imam Malik, corresponds to the term ‘‘precautionary measure.’’ And, Malikites finds it sufficient for the application of precautionary measure that the plaintiff proves his own claim approximately as is in today's legal systems. They developed detailed regulations about how to practice the judgment with respect to strength of the evidence and quality of the property which is subject of the case. In this article, I deal with “precautionary measure” in Islamic law within the framework of “ukla” by Malikites.
Islamic Judicial Law Precautionary Measure Ukla Tawqîf Haylûlah
İhtiyatî tedbir, davanın açılması ile kesin hükmün verilmesi arasında geçen süre zarfında, dava konusu malda meydana gelebilecek ve hükmün icrasını imkânsız veya çok güç hâle getirebilecek zararlara karşı öngörülmüş bir geçici hukukî korumadır. Amaç, davacının davayı kazanması hâlinde dava konusu mala kavuşmasını dava sırasında veya davadan önce emniyet altına almaktır. Bu amacı ve geçici niteliği gereği ihtiyatî tedbir talebi, basit yargılama usulüne göre incelenir ve karar için davacının iddiasını yaklaşık olarak ispat etmesi yeterli görülür. İhtiyatî tedbir terimi modern dönem öncesi İslâm hukuk terminolojisinde yer almaz. Ancak İmam Mâlik başta olmak üzere Mâlikî hukukçular tarafından ele alınan ve “ukle, tevkîf ve haylûle” gibi isimlerle anılan uygulama, ihtiyatî tedbire karşılık gelir. Mâlikîler, günümüz hukuk sistemlerinde olduğu gibi ihtiyatî tedbir kararı alınabilmesi için davacının iddiasını yaklaşık olarak ispat etmesini yeterli görmüşler ve delilin kuvvetine ve dava konusu mala göre kararın nasıl uygulanacağına dair ayrıntılı düzenlemeler yapmışlardır. Bu çalışmada İslâm hukuku açısından ihtiyatî tedbir, Mâlikî hukukunda yer alan uygulama çerçevesinde ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Kabul Tarihi | 11 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020Cilt: 20 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.