İslâm düşünce ve medeniyetinde insanla ilgili tespitlerin en renkli ve zengin örneklerini ortaya koyan sûfîlerin en özgün örneklerinden biri Mevlânâ’dır. İlâhî sûrette yaratılmasından dolayı iyimser bir bakışla ele aldığı insanı, karmaşık yapısına uygun bir tarzda, çeşitli güçlerini teker teker ele alarak, ama bütünlüğünü bozmadan tasvir eder. O, Hz. Âdem’i, hem insan-ı kâmil ve peygamber olarak, hem de hataya düşme eğilimine sahip bir varlık olarak ele alır. Mevlânâ irfânı açısından bakıldığında, Hz. Âdem’in(as) en önemli üç niteliğinden ilki Hakk’ın sûretinde yaratılmış en büyük âlem (âlem-i kübrâ) olmasıdır. Diğer iki özelliği ise, maddî ve mânevî tüm varlık, bilgi ve değer türleri arasında bulunması ve değerler manzumesi içerisinde hilâfet potansiyeli taşıyan tek varlık olmasıdır. Onun bu konuyla ilgili görüşlerinin çeşitli akımlarla, öncelikli olarak İran Aşk Mektebi ve Kübrevî kültürüyle, bilhassa İbn Arabî’yle örtüşme noktalarına sınırlı da olsa temas edilmiştir. Onun asıl değeri, bu üç kültürel kaynaktan beslenerek günümüzü aydınlatacak orijinal bir senteze ulaşmış olmasıdır.
One of the orijinal pattern who take the lead with their vivid and rich examples of fixings about human is Mawlānā in the Islamic thought and civilization. Since human is created in divine form, and then Mawlānā regards human-being in an optimistic view, dealt with his different aspects, he describes man in human’s complex structure properly, and he reflects man’s various mental powers one by one without cutting his wholeness into parts. He considers the Prophet Adam both as "a universal [or perfect] man" and "a prophet", and as "a self" who possesses tendency falling into error. Through the insight of Mawlānā, first of three most im-portant features of Adam is creation of him in divine form connected in respect of the fact that he is "the great universe" (‘ālam al-kubrā). The other two features of him are his situation amongst all kinds of substantial or spiritual beings, knowledg-es and values, and his becoming unique being, which possesses the potentiality of the divine caliphate (hilāfah) in a value system. It’s limitedly touched on the common points of his thought with the various Islamic views in this sense, especially with the Divine Love (‘Ashq) School of Iran and with Kubrawī culture and lastly with exclusively the view of Ibn Arabī. His real contribution on this subject is his certain attainment to an original synthesis, which enlightens us also in our time, feeding from all these three cultural resources.
The Prophet Adam The Universal Man/The Perfect Man (İnsān-I Kāmil) The Wise Man (Ārif) Human (İnsān) Man (Bashar) The Great Universe (Ālam Al-Kubrā) The Divine Caliphate (Hilāfah) The Divine Caliph (Halīfah) Spirit (Rūh) Self (Nafs) Reason (‘Aql) Volition (İrādah) Heart (Qalb) Divine Or Universal Love (‘Ashq).
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din, Toplum ve Kültür Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007Cilt: 7 Sayı: 3 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.