Bilindiği gibi terimler, ait oldukları ilmî disiplinin uzmanları tarafından üzerinde uzlaşıya (ıstılah) varılan anlam öbeklerini kısa ve öz bir şekilde ifade etmeye yarayan en önemli dilsel ögelerden birisidir. Bu açıdan terimler, bağlı bulundukları disiplinin anlam dünyasına açılan kapı mesabesindedir. Dolaşıma girdikleri ilmî disiplin içerisinde uzun zamanlar boyunca kullanıldıktan sonra anlamları istikrar kazanan terimlerin bu dolaşım sürecinde ne tür değişim ve dönüşümlere uğradığını tespit etmek son derece önemlidir. İşret edilen tespitin yapılabilmesi için ilgili disiplinin tarihinde yer edinmiş ve iz bırakmış erken dönem kaynaklarına müracaat etmek gerekir. Taberî’nin (ö. 310/923) Câmi‘u’l-beyân ‘an te’vîli âyi’l-Kur’ân adlı eseri, tam da bu nitelikte bir tefsirdir. Müfessirlerin imamı olarak kabul edilen Taberî’nin Câmi‘u’l-beyân adlı eseri, Hz. Peygamber’den (sav) aktarılan rivayetler başta olmak üzere ilk üç nesilden gelen tefsir merviyyâtının çok büyük bir kısmını sonraki kuşaklara ulaştırmış olması bakımından tefsir tarihinde müstesna bir konuma sahiptir. Bu yönüyle tam bir tefsir rivayetleri arşivi niteliği taşıyan Câmi‘u’l-beyân, rivayetlere tematik bütünlük içerisinde yer vermesi, rivayetler arasında tercihte bulunması, aktardığı kimi rivayetleri belli gerekçelere dayanarak kritize etmesi ve yaygın kabulün aksine dirayete geniş ölçüde yer vermesi gibi özelliklerinden dolayı tefsir ilminin sistemleşme dönemindeki en güçlü temsilcisi olarak kabul edilmiştir. Câmi‘u’l-beyân, bu niteliklerinin yanı sıra tefsir ilminin teşekkül dönemi ile sistemleşme döneminin ilk evrelerinde, tefsir terimlerinin hangi anlamlara karşılık gelecek şekilde kullanıldığını gösteren çok çeşitli örnekler barındırması yönüyle hayli zengin bir içeriğe sahiptir. Bu açıdan Câmi‘u’l-Beyân, herhangi bir tefsir teriminin anlam serüvenindeki uğrakları takip etme imkânı sunan ideal bir başvuru kaynağı niteliği taşır. Câmi‘u’l-beyân’ın dile getirilen niteliklerini göz önünde bulundurarak kaleme alınan bu makale “ehl-i te’vîl” ve “müfessir” terimlerinin söz konusu tefsirdeki kullanım biçimlerini konu edinmekte ve özellikle, iki terim arasında bir fark bulunup bulunmadığı hususunu merkeze almaktadır. Bu çerçevede öncelikle; “ehl-i te’vîl” teriminde yer alan “te’vîl” kelimesi ile “müfessir” teriminin müştak minhi olan “tefsîr” sözcüğünün Taberî tarafından hangi anlamlarda kullanıldığına kısaca değinilmiştir. Ayrıca Taberî’nin bu iki terim arasında anlamsal bir fark gözetip gözetmediğine yer verilmiştir. Literatürde tefsir ve te’vîl terimlerinin gerek naslardaki gerekse İslâm ilim ve düşünce geleneklerindeki anlam ve kullanımlarıyla ilgili yetirince çalışma bulunduğundan konunun detayları ilgili çalışmalara havale edilmiştir. Daha sonra araştırmanın esas konusunu teşkil eden ehl-i te’vîl ve müfessir terimlerinin Câmi‘u’l-beyân’daki kullanımları çok sayıda örnek ışığında incelenmiş ve bu kapsamda şu soruların cevapları aranmıştır: Taberî, ilk bakışta benzer anlamlar çağrıştıran ehl-i te’vîl ve müfessir terimleri arasında belirgin bir fark gözetmiş midir? Şayet gözettiyse bu farklılık Taberî’nin tefsiri bakımından yöntemsel bir mahiyet arz etmekte midir? Taberî’nin aynı âlimi bazen ehl-i te’vîl bazen de müfessir olarak nitelendirdiği olmuş mudur? Taberî’nin söz konusu iki terimle kastettiği âlimlerin hangi kuşakta yaşamış olduklarının, onun bu iki terim arasında yaptığı tercihte bir etkisi olmuş mudur? Yoksa Taberî, bütün bu soruları boşa çıkaracak şekilde ehl-i te’vîl ve müfessir terimleri arasında herhangi bir fark gözetmemekte ve bu terimleri birbirinin müradifi olarak mı kullanmaktadır? Çalışmada, zikri geçen soruların cevapları tespit edilmiş ve bu tespitlerden hareketle ehl-i te’vîl ve müfessir terimlerinin Câmi‘u’l-beyân’daki anlam alanları, büyük ölçüde ortaya konmuştur. Ayrıca ehl-i te’vîl ve müfessir terimleri dışında Taberî’nin ehl-i tefsîr ve tercümânü’l-Kur’ân terimleriyle ilgili kullanımlarına da kısaca temas edilmiştir.
As it is known, terms are one of the most important linguistic elements that serve to express the meaning phrases agreed upon by the experts of a discipline they belong to in a concise and brief manner. In this respect, terms are the gateways to the world of meaning of the discipline to which they belong. It is extremely important to determine what kind of changes and transformations the terms, whose meanings have stabilised after being used for a long time within the discipline they circulate in, have undergone during this circulation process. To make the aforementioned determination, it is necessary to refer to the early sources that have taken place in the history of the relevant discipline and left their mark. al-Tabari's (d. 310/923) Jāmi‘al-Bayān 'an ta'wīl 'āy al-Qur'ān is an example of precisely this nature. Considered as the Imam of the exegetes and the father of the science of tafsīr, al-Tabarī's Jāmi‘ al-Bayān has an exceptional position in the history of tafsīr in terms of having transmitted a large part of the tafsīr narrations from the first three generations, especially the narrations transmitted from the Prophet (pbuh), to the next generations. In this respect, Jāmi‘ al-Bayān, which is a complete archive of tafsīr narrations, has been accepted as the strongest representative of the science of tafsīr in the systematisation period due to its features such as giving place to the narrations in thematic integrity, making preferences among the narrations, criticising some of the narrations based on certain reasons, and giving a large place to dirāyah contrary to the widespread acceptance. In addition to these qualities, Jāmi‘ al-Bayān has a very rich content in terms of containing a wide variety of examples showing the meanings of the terms used in tafsīr in the formation period of the science of tafsīr and the early stages of the systematisation period. From this point of view Jāmi‘ al-Bayān is an ideal reference source that offers the opportunity to follow the journey of the meaning of any tafsir term. This article, which has been written by taking into consideration the mentioned qualities of Jāmi‘ al-Bayān, focuses on the usage of the terms "ahl al-ta'wīl" and "mufassir" in this tafsir and especially focuses on whether there is a difference between the two terms. In this framework, first, the meanings of the word "tafsīr", which is the basis of the term "mufassir" and the word "tafsīl" in the term "ahl al-ta'wīl" are briefly mentioned by al-Tabari as well as whether al-Tabari observes a semantic difference between these two terms or not has been mentioned. Since there are enough studies in the literature on the meanings and uses of the terms tafsīr and ta'wīl in both the texts and the traditions of Islamic science and thought, the details of the subject have been referred to the relevant studies. Then, the usage of the terms ahl al-ta'wīl and mufassir, which constitute the main subject of this study, in Jāmi‘ al-Bayān was analysed in the light of many examples and the answers to the following questions were sought in this context: Does al-Tabarī make a distinct difference between the terms Ahl al-ta'wīl and al-mufassir, which have similar meanings at first glance? If he did, does this difference have a methodological nature in terms of Tabari's exegesis? Did al-Ṭabarī sometimes describe the same scholar as Ahl al-ta'wīl and sometimes as a mufassir? Did the generation of the scholars whom al-Tabari meant by these two terms have any effect on his preference between them? Or does al-Ṭabarī make no distinction between the terms ahl al-ta'wīl and mufassir and use these terms as the equivalent of each other in a way that invalidates all these questions? In this study, the answers to the aforementioned questions have been determined and based on these determinations, the meanings of the terms ahl al-ta'wīl and mufassir in Jāmi‘ al-Bayān have been revealed to a great extent. In addition to the terms of Ahl al-ta'wīl and mufassir, al-Tabarī's uses of the terms Ahl al-tefsīr and tarjumān al-Qur'ān have also been briefly touched upon.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 22 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023Cilt: 23 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.