Din, esasları itibariyle değişmez ilkelere sahip olmakla birlikte varlık ve yaşama dair paradigmalarla yeniden yorumlanarak yaşamda varlığını sürdüren bir olgudur. Tarihi süreç içerisinde dinin insan yaşamındaki rolü değişmektedir. Ortaçağda ekonomiden siyasete, eğitimden sanata kadar yaşamın her alanında etkin olan din, modern toplumlarda kamusal alandaki etkisini büyük oranda kaybetmiştir. Postmodern dönemde gelişen bireysellikle birlikte kurumsal din daha da güç kaybetmiştir. Bu dönemde din, kişisel düşünce ve arzulara göre şekillenen bir olguya dönüşmüştür. Günümüzde özellikle batılı toplumlarda dini kimlik tanımlamalarının her geçen azaldığı görülmektedir. Avrupa ve Amerika başta olmak üzere dünyada genç nesil arasında kendisini “dini yok, ateist, agnostik, seküler, hümanist” gibi din dışı kimliklerle tanımlayanların sayısı günden güne artmaktadır. Küreselleşen dünyada dine alternatif ya da karşıt kimliklerin ülkemiz gençliği üzerinde hiç kabul görmediğini söylemek güçtür. Yapılan bazı araştırmalarda ülkemizde son yıllarda dindarlığın azaldığı, ateist ve deist anlayışların geçmiş yıllara nispetle arttığı iddia edilmektedir. Bu bağlamda kimlik gelişimi açısından kritik bir gelişim dönemini ifade eden ergenlik döneminde olan lise öğrencilerinin din dışı yönelimlere eğilimlerinin araştırılması önemlidir. Böylelikle kimliğin önemli bir bileşeni olan dinin gençler için ifade ettiği anlamın ne olduğu, dinî kimliğin gelişiminde etkili olan unsurların neler olduğu ve din eğitiminin bu husustaki etkinliği hakkında bilgi edinmek mümkün olacaktır. Elde edilecek bilgilerle dinî kültürün yeni nesle aktarımında daha etkili bir din eğitimi planlaması yapmak mümkün olacaktır. Lise gençliğinin din dışı yönelim eğilimlerini ve bu hususta din eğitimi ve çevresel unsurların rollerini ortaya koymayı amaçladığımız çalışmamız 2021-2022 yılında Konya il merkezinde gerçekleştirdiğimiz nicel bir araştırmadır. Araştırmada “Din Dışı Yönelim Ölçeği” ve “Ok-Dinî Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Kota örnekleme yöntemiyle belirlenen 473 kişilik örneklemden topladığımız veriler SPSS 15 programı ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre gençlerin %6’sı yüksek düzeyde, %12’si ise orta düzeyde din dışı yönelim eğilimi göstermektedir. Gençlerin %3,ü ateist, %3’ü agnostik ve %2’si ise deist Tanrı anlayışını benimsemektedir. Katılımcıların %70,2’si hiçbir şüphe duymadan Allah’ın varlığına inanırken, %21,4’ü ise bazı şüpheleri olmakla birlikte Allah’ın var olduğuna inanmaktadır. Allah’ın varlığına inanma ile olumlu dini tutuma sahip olma arasında pozitif yönlü pozitif yönlü yüksek korelasyon (r=0,722, p=0,000) vardır. Allah’ın varlığına inanma ile din dışı yönelim arasında ise negatif yönlü yüksek korelasyon (r=-0,833, p=0,000) tespit edilmiştir. Gençlerin dini tutumları ve din dışı yönelimleri üzerinde en fazla etkili olan kurum ailedir. Bu yönüyle manevi değerlerin genç kuşaklara aktarımında ilk sırada gelen aile kurumunun güçlendirilmesi, ebeveynlerin bilinçlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. Ayrıca okul ve çevre ile ilgili çeşitli değişkenlerin de gençlerin dini tutumları ve din dışı yönelimleri üzerinde etkisi vardır. Dine önem verilen ve hoşgörünün egemen olduğu bir aileye sahip olmak, okulda verilen din eğitiminden memnun olmak, okul dışında da din eğitimi almak, dini yaşamla ilgili olumlu rol modellere sahip olmak gençlerin dine karşı olumlu tutum geliştirmelerini desteklemekte ve din dışı yönelimlere eğilimlerini de azaltmaktadır. Dolayısıyla okullarda verilen din eğitimi hizmetinin kalitesinin artırılması, öğretmenlerin aynı zamanda olumlu rol model olmaları, müfredat ve ders kitaplarının çağın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde güncellenmesi, ateizm, deizm, agnostisizm gibi akımların gençlerin inanç dünyalarına şüphe tohumları ekmesini engelleyecektir. Aile ve okul dışında da dinin olumlu temsili gençleri dine karşı olumlu tutum geliştirmeye yönlendirmekte ve varoluşsal sorularına din dışından cevap arama ihtiyacını da azaltmaktadır.
Bu makale “Lise Öğrencilerinde Ateizm ve Deizm Eğilimi Üzerine Bir Araştırma (Konya örneği)” başlıklı doktora tezinden (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022, Konya) yararlanılarak hazırlanmıştır. Çalışma, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Bilimsel Araştırmalar Etik Kurulu Başkanlığı tarafından verilen 19.03.2021 tarih ve 2021/134 sayılı izin doğrultusunda yürütülmüştür.
Religion is a phenomenon that continues its existence in life by being reinterpreted with paradigms about existence and life, although it has unchangeable principles in terms of its principles. The role of religion in human life changes in the historical process. Religion, which was active in all areas of life from economy to politics, from education to art in the Middle Ages, has largely lost its influence in the public sphere in modern societies. In the postmodern period, institutional religion has lost even more power with the developing individualism. In this period, religion has turned into a phenomenon shaped according to personal thoughts and desires. Today, especially in Western societies, it is seen that religious identity definitions are decreasing day by day. The number of people who define themselves with non-religious identities such as "no religion, atheist, agnostic, secular, humanist" is increasing daily among the young generation worldwide, especially in Europe and America. In the globalizing world, it is difficult to say that the youth of our country has never accepted identities that are alternative to or opposed to religion. Some studies claim that religiosity has decreased in our country in recent years, and atheist and deist understandings have increased compared to the past years. In this context, it is essential to investigate the tendencies of high school students in adolescence towards non-religious orientations, which is a critical developmental period in terms of identity development. In this way, it will be possible to obtain information about the meaning of religion, which is an essential component of identity, for young people, what are the factors that are effective in developing religious identity, and the effectiveness of religious education in this regard. With the information to be obtained, it will be possible to plan a more effective religious education to transfer religious culture to the new generation. Our study, which aims to reveal the non-religious orientation tendencies of high school youth and the roles of religious education and environmental factors, is quantitative research conducted in Konya province center in 2020-2021. "Non-religious Orientation Scale" and "Ok-Religious Attitude Scale" were used in the study. The data we collected from a sample of 473 people determined by quota sampling method were analysed with SPSS 15 software. According to the findings obtained, 6% of young people show a high level of non-religious orientation tendency, and 12% show a moderate level of non-religious orientation tendency. 3% of the young people adopt atheist, 3% agnostic, and 2% deist understanding of God. While 70.2% of the participants believe in the existence of God without any doubt, 21.4% believe that God exists, although they have some doubts. There is a high positive correlation (r=0,722, p=0,000) between believing in the existence of God and having a positive religious attitude. There is a high negative correlation (r=-0,833, p=0,000) between believing in the existence of God and non-religious orientation. The family is the most influential institution on the religious attitudes and non-religious orientations of young people. In this respect, strengthening the family institution, which comes first in transferring spiritual values to young generations, and raising awareness of parents is very important. In addition, various variables related to school and environment also affect young people's religious attitudes and non-religious orientations. Having a family where religion is given importance and tolerance is dominant, being satisfied with the religious education given at school, receiving religious education outside the school, and having positive role models about religious life support young people to develop positive attitudes towards religion and reduce their tendency towards non-religious orientations. Therefore, increasing the quality of religious education services provided in schools, teachers being positive role models, and updating the curriculum and textbooks to meet the needs of the age will prevent movements such as atheism, deism, and agnosticism from sowing seeds of doubt in the belief world of young people. Positive representation of religion outside the family and school leads young people to develop positive attitudes toward religion. It reduces the need to seek answers to their existential questions outside religion.
Religious Education Religious Attitudes Non-Religious Orientation Atheism Deism.
This study was produced based on the PhD thesis named " A Study on Atheism and Deism Tendency in High School Students (The Sample of Konya)” (Necmettin Erbakan University, Social Sciences Institute, 2022, Konya). The study was conducted in accordance with the permission dated 19.03.2021 and numbered 2021/134 given by Necmettin Erbakan University Social and Human Sciences Scientific Research Ethics Committee.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Eğitimi, Dini Araştırmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Kabul Tarihi | 10 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024Cilt: 24 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.