Bu makalede Hz. Peygamberin dini nitelikli bir fiile devam etmesi anlamındaki muvâzabenin klasik Hanefî kaynaklarında ifade ettiği anlam ve sonuçları ele alınmaktadır. İslâm hukukunda Kur’an-ı Kerîm’den sonra ikinci şerî delil kabul edilen sünnetin fiili kısmında değerlendirilen muvâzabeye birbirinden farklı sonuçlar bağlanmıştır. Mezheplerin sistematiğinden kaynaklanan sebeplerden dolayı her mezhebin farklı bir hüküm bağladığı muvâzabeye Hanefî fakihler de bazı hüküm/hükümler bağlamışlardır. Hanefî fakihler Hz. Peygamber’in bir fiile devamlılığın mahiyetini göz önünde bulundurarak muvâzabeyi birbirinden farklı hükümlere mesned kabul etmişlerdir. Hanefî fıkıh eserleri incelendiğinde bunların vacib, sünnet, müstehab ve mendup gibi hükümler olduğu görülmektedir. Fakat muvâzabenin Hanefî fıkıh eserlerinde ifade ettiği bu hükümlerin net olmadığı, Hanefî fakihlerin Hz. Peygamber’in bir fiile devam sıklığının aynı olmasına rağmen muvâzabeyi farklı hükümlerin kaynağı kabul ettikleri anlaşılmaktadır. Bu bağlamda özellikle Hanefî fakihler arasında muvâzabenin medlûlleri olan vacib-sünnet-i müekkede ve müstehab-menduba delaleti konusunda görüş ayrılıkları meydana gelmiştir. Bu ihtilafı sona erdirmek maksadıyla bazı Hanefî fakihler konuyla ilgili farklı görüşleri uzlaştırmaya çalışmışlardır.
This article is intended to address the implications of muwāẓabah in the Ḥanafite legal literature in the sense of the Prophet’s regular practice of a religious act. Though the word muwāẓabah literally means the same as the word mudāwama, the former has a wider sense than the latter. In this context, the Ḥanafite jurists employ the muwāẓabah to refer to both the fact that the Prophet practiced a religious act regularly and the fact that he performed it once or twice. However, they specified the less lasting cases with a negative preposition. On the other hand, the word mudāwama was either used very rarely or was not used at all. The sunnah as the second source of Islamic law after the Qur’ān has been associated with establishing various rulings. The Islamic legal schools attributed different rulings to the muwāẓabah due to their differing systematics. Majority of the legal scholars are of the opinion that the Prophet’s continuous practice of an act in the specific sense of muwāẓabah indicates the obligatory nature of that act unless there is evidence signifying the opposite. Yet the Ḥanafite jurists hold that the continuity of an act by the Prophet only means obligation if the Prophet rebuked those who failed to perform the act in question. However, we have found out that the Ḥanafite jurists held differing views concerning this issue. Thus, they disagreed on which obligatory rulings the Prophet’s continuous performing of a religious act generates.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Kabul Tarihi | 24 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |
Bu eser Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.