The Harem region, which has been accepted as a sacred geography since the time that man was sent to the earth, is the place where the Kaaba was built by Hz. With its construction by Abraham, it found a more important place in religious life. The last prophet Hz. Choosing Muhammad from these lands and pointing out his excellence with the language of the Qur'an reinforced the sanctity of the harem.
Besides these, Mr. There is also a serious hadith acquis based on the Prophet. When we look at the narration materials about Mecca, it can be observed that some of them are related to the excellence of the region, while the other part contains some practices specific to Mecca. So much so that the practices specific to the region led to the emergence of a fiqh literature valid only for Mecca. One of the issues that are the subject of the literature in question is whether it is permissible to sell and rent Mecca houses. In the sources, there are two different groups of narrations on this subject, expressing permissiveness and prohibition. The fact that contradictory issues related to the subject were conveyed in the language of hadith caused some different interpretations and approaches among mujtahid imams. The dimensions of this debate, which emerged within the framework of the Meccan houses, are not only the hadiths. The status of Masjid al-Haram in the eyes of all Muslims, whether there or not, and the twenty-fifth verse of the chapter of Hajj, which indicates this status, constitute the other side of the disagreements. The 25th verse of the Surah Hajj, which was accepted to be revealed after the Treaty of Hudaybiyah, gave the message that the Kaaba is the common value of all Muslims, and caused the differences in the jurisprudence about the houses around the Masjid al-Haram to deepen. The difference in understanding among scholars about the way Mecca was conquered is another aspect of the issue.
Within the framework of these reasons we have put forward, Abu Hanifa, Imam-i Malik and, according to one of his views, Ahmed b. In the face of Hanbal's defense that no benefit can be gained from the houses in question, the opposite was expressed by the front led by Imam-i Shafii.
This article deals with the source value and interpretation of the hadiths on the sale and renting of Meccan houses, as mentioned above. The study is limited to the interpretation of the related narrations by the four major sects of fiqh. Our aim with this study is to reveal the difference between sects in the interpretation of hadiths. Each sect can have its own system of thought and literature accumulation. As a result of this difference in the acquis, it is quite normal for them to reach different results on the same material. This situation also shows itself in the fiqh inferences about the sale and rental of Meccan houses. What is noteworthy here is that, apart from Imam Shafi'i, the three madhhab imams do not consider it permissible to sell or rent Mecca houses. Because, scholars are concerned that, as a result of selling and renting houses at exorbitant prices over time, the pilgrimage may naturally be prevented. Today, it is impossible not to see the existence of some problems that justify the concerns of the imams of the sect. Moreover, this situation is not only limited to houses that provide accommodation, but also manifests itself in all aspects of pilgrimage in general. So much so that these problems can manifest themselves at a level that can deprive believers of the obligatory pilgrimage for the rest of their lives, thanks to the exorbitant prices demanded. In this study, we aim to raise awareness about the search for an alternative model in which all Muslims can perform their prayers equally, unlike the practices that are in the process of transforming into a multi-millionaire worship and are used as a means of making high profits. In the same way, this study, in which we provide the opportunity to look at the interpretation of hadiths through a remarkable example, is also important in terms of giving an idea that the narrations should be interpreted by taking into account the consequences that may arise.
İnsanın yeryüzüne gönderildiği andan itibaren mukaddes bir coğrafya kabul edilen Harem bölgesi, Kâbe’nin Hz. İbrâhim tarafından inşasıyla birlikte dini yaşantıda daha mühim bir yer bulmuştur. Son peygamber Hz. Muhammed’in bu topraklardan seçilmesi ve Kur’an’ın diliyle efdaliyetine işaret edilmesi harem bölgesinin kutsiyetini perçinlemiştir. Bu saydıklarımızın yanısıra Hz. Peygamber’e dayandırılan ciddi bir hadis müktesebatı da bulunmaktadır. Mekke ile ilgili rivayet malzemelerine bakıldığında bir kısmının bölgenin efdaliyetine ilişkin olduğu gözlemlenirken diğer bir kısmının ise Mekke’ye özgü bir takım uygulamaları barındırdığı söylenebilir. Öyle ki bölgeye has uygulamalar süreç içerisinde yalnızca Mekke için geçerli olan bir fıkıh literatürü doğmasına da vesile olmuştur. Söz konusu literatüre konu olan hususlardan birisi de Mekke evlerinin satışı ve kiralanmasının caiz olup olmaması ile ilgilidir. Kaynaklarda bu konuya ilişkin cevaz ve nehy ifade etmek üzere iki farklı rivayet grubu yer almaktadır. Konuyla ilgili birbirine zıt hususların hadis diliyle aktarılmış olması müctehid imamlar arasında da bazı değişik yorum ve yaklaşımlara sebebiyet vermiştir. Mekke evleri çerçevesinde zuhur eden bu tartışmanın boyutlarını sadece hadisler oluşturmamaktadır. Mescid-i Harâm’ın orada bulunan ve bulunmayan bütün Müslümanlar nazarında söz konusu olan statüsü ve bu statüye işaret eden Hacc sûresinin yirmi beşinci âyeti de anlaşmazlıkların diğer bir yüzünü teşkil etmektedir. Hudeybiye Antlaşması sonrasında indiği kabul gören Hac Suresi 25. âyet-i kerime, Kâbe’nin bütün Müslümanların ortak değeri olduğu mesajını verirken Mescid-i Harâm etrafında bulunan evler ile ilgili fıkhî değerlendirmelerdeki farklılıkların derinleşmesine sebep olmuştur. Mekke’nin fethedilme şekli konusunda ilim ehli arasındaki anlayış farklılığı da konunun ayrı bir yüzünü teşkil etmektedir.
Ortaya koyduğumuz bu gerekçeler çerçevesinde Ebû Hanîfe, İmam-ı Mâlik ve bir görüşüne göre Ahmed b. Hanbel tarafından söz konusu evler üzerinden hiçbir şekilde menfaat elde edilemeyeceğinin savunulması karşısında İmam-ı Şafiî’nin başını çektiği cephe tarafından bunun aksi dillendirilmiştir.
Bu makale, yukarıda da zikri geçtiği üzere Mekke evlerinin satışı ve kiralanması konusundaki hadislerin kaynak değeri ve yorumlanmasını konu edinmektedir. Çalışma, ilgili rivayetlerin dört büyük fıkıh mezhebi tarafından yorumlanması ile sınırlandırılmıştır. Bu çalışma ile maksadımız hadislerin yorumlanmasında mezhepler arası farklılığı gözler önüne sermektedir. Her fırkanın kendisine ait bir düşünce sistematiği ve literatür birikimi olabilmektedir. Bu müktesebat farklılığı neticesinde aynı malzeme üzerinden farklı sonuçlara ulaşmaları son derece olağandır. Bu durum Mekke evlerinin satışı ve kiralanması ile ilgili fıkhi çıkarımlarda da kendisini göstermektedir. Burada dikkat çekici olan imam Şâfiî dışında üç mezhep imamının Mekke evlerinin satışı ve kiralamasını câiz görmemesidir. Çünkü âlimler zaman içerisinde evlerin fâhiş fiyatlar ile satış ve kiralaması neticesinde hac ibadetinin doğal olarak engellenebileceği endişesini taşımaktadırlar. Bu güne gelindiğinde Mezhep imamlarının söz konusu endişesini haklı çıkaran birtakım sıkıntıların varlığını görmemek mümkün değildir. Üstelik bu durum sadece konaklama imkânı sağlayan evlerle sınırlı kalmayarak genel anlamda hac ibadeti ile ilgili her hususta kendini göstermektedir. Öyleki bu sıkıntılar talep edilen fâhiş fiyatlar eliyle müminleri ömürleri buyunca farz olan hac ibadetinden mahrum edebilecek bir seviyede kendini gösterebilmektedir. Bu çalışmamızda, adeta multimilyoner ibadetine dönüşme sürecine giren ve yüksek karlar elde etme aracı olarak kullanılan uygulamaların aksine bütün Müslümanların ibadetlerini eşit bir şekilde yapabilecekleri alternatif bir model arama konusunda farkındalık oluşturmayı amaçlamaktayız. Aynı şekilde hadislerin yorumlanmasına dikkat çekici bir örnek üzerinden bakma imkânı sağladığımız bu çalışmamız, rivayetlerin doğurabileceği sonuçları dikkate alarak yorumlanması gerektiği konusunda bir fikir vermesi bakımından da önem arz etmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religion, Society and Culture Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 30, 2021 |
Publication Date | December 30, 2021 |
Acceptance Date | December 13, 2021 |
Published in Issue | Year 2021Volume: 21 Issue: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.