Nahiv ilmine dair çalışmaları öncekiler (evvelûn) ve sonrakiler (müteahhirûn) şeklinde ikiye ayırma düşüncesi, erken dönem nahiv bilginleri ile sonrakiler arasında çözümleme yöntemi bakımından önemli farklılıklar bulunduğu görüşünü içinde barındırır. Söz konusu farklılık, bilimsel araştırma yöntemine sahip olmak bakımından sonrakilerin aleyhine bir yargıyı da içerir. Bu görüşe göre Halîl b. Ahmed’in (ö. 175/791) başta Sîbeveyhi (ö. 180/796) olmak üzere hicrî dördüncü yüzyıla kadar birçok nahiv bilgini tarafından takip edilen yaklaşımı sonrakiler tarafından terkedilmiş, nahiv ilmine ait kavramlar bağlamlarından koparılmış ve nahivde öğreticilik ön plana çıkarılmıştır. Cezayirli dilbilimci Abdurrahmân el-Hâc Sâlih’in (ö. 2017) ortaya koyduğu Yeni Halilcilik Kuramı, sonraki nahiv bilginlerine getirilen eleştiriden hareketle Halîl b. Ahmed’in başta el-Kitâb olmak üzere nahiv kitaplarında aktarılan görüşlerinin yeni bir okuması olarak nitelendirilebilir.
Abdurrahmân el-Hâc Sâlih, Yeni Halilcilik Kuramı adlandırmasının kendisine ait olmadığını belirtmektedir. Buna göre o, konuyu ilk kez 1979 yılında doktora tezi çalışması kapsamında ele almış, Cezayir dışındaki bazı dilbilimciler bunu Yeni Halilcilik Kuramı olarak adlandırmış ve kendisi de bu adlandırmayı kabul etmiştir. Ona göre hedef, modern dilbilimde yapılanın bir tekrarını yapmak değil, özgün nahiv kuramına ait temel kavramları tanımlamak ve süreci kaldığı yerden devam ettirmektir.
Abdurrahmân el-Hâc Sâlih’e göre erken dönem nahiv bilginlerinin çalışmalarında belirgin bir biçimde görülen ilk husus lafız-mana arasındaki ayrımdır. Bu ayrım Sîbeveyhi’nin ifadesiyle istikâmet kavramında kendini göstermektedir. Cümleye ilişkin müstakim-muhal ayrımı, nahiv bilginlerinin anlama ilişkin hususlarla lafza ilişkin hususları bir arada ele aldıklarını ve cümlenin anlamsal terkibi ile gramatik terkibi arasındaki ilişkiyi ortaya koymayı hedeflediklerini göstermektedir. Bu yaklaşım biçimi isim ve fiil gibi kelime türlerinin tanımında da görülmektedir. Nitekim isim ve fiil, lafza ilişkin hususlar gözetilerek tanımlanabildiği gibi anlamsal hususlar dikkate alınarak da tanımlanabilmektedir. Abdurrahmân el-Hâc Sâlih’in üzerinde durduğu bir diğer kavram, lafza kavramıdır. Kelimeden büyük ve cümleden küçük yapılara işaret eden lafza, onun anlambirimler için yaptığı tasnifte üçüncü sırada yer almaktadır. Bu tasnifte kelimeden küçük anlambirim, kelime ve lafza olmak üzere Arap dilinde üç tür anlambirim sıralanmıştır. Abdurrahmân el-Hâc Sâlih, erken dönem nahiv bilginlerinin soyutlama becerisine dikkat çekmiş ve bu bağlamda mevdıʿ ve misâl kavramlarının önemini vurgulamıştır. Mevdıʿ, dilsel birimlerin bütün içinde -kendine özgü vazʻî işlevini yerine getirdiği- özel konuma; misâl ise bu konumların toplamı mesabesindeki soyut kalıba işaret etmektedir. Dolayısıyla misâl, kelime, lafza ve cümle düzeylerinde ortaya çıkabilmektedir. Nahiv bilginleri her düzey için asıl mesabesinde bir misâl belirlemişler ve bu asıldan ferʿler türetmişlerdir. Abdurrahmân el-Hâc Sâlih’in Yeni Halilcilik Kuramı çerçevesinde ele aldığı bir diğer kavram, ʿâmil kavramıdır. ʿÂmil özellikle cümle düzeyindeki misâl ile ilgilidir. Nitekim isim cümlesinde ibtidâ, mübtedâ ve haber mevdıʿları, fiil cümlesinde de fiil, fâil ve mefʿûl mevdıʿları Arap dilinde cümle düzeyindeki misâli oluşturmaktadır. Bu da Abdurrahmân el-Hâc Sâlih’e göre, cümlenin sözü edilen soyut unsurlardan oluştuğunu göstermektedir. Bu çalışmada Yeni Halilcilik Kuramının temel kavramları, Abdurrahmân el-Hâc Sâlih’in erken dönem nahiv bilginlerine dair değerlendirmelerini içeren farklı yazıları üzerinden ve temel nahiv eserlerine müracaat edilmek suretiyle ele alınacaktır.
The idea of dividing the nahw studies into two as the previous scholars and the late period scholars includes the view that there are important differences between the early period nahw scholars and the later ones in terms of analysis method. The mentioned difference also includes a judgment against the late period scholars in terms of having a scientific research method. According to that the approach of Khalīl b. Ahmad (d. 175/791), which was followed by many nahw scholars, especially Sībawayh (d. 180/796), until the fourth century was abandoned by the later ones and the nahw concepts have been decontextualized and the didactic quality has become important in nahw. Neo-Khalīlian Theory set forth by the Algerian linguist ʿAbd Al-Rahmān Al-Hāj Sāleh (d. 2017) and based on the criticism directed to the late period nahw scholars can be considered as a new reading of Khalīl’s views conveyed in nahw books, especially in al-Kitâb.
According to ʿAbd Al-Rahmān Al-Hāj Sāleh, the first point that seen clearly in the work of early nahw scholars is the distinction between form and meaning. This distinction appears in the concept of istiqāmah, in the words of Sībawayh. The distinction between mustaqīm and muhāl in the sentence shows that nahw scholars deal with both semantic and grammatical issues and aim to reveal the relationship between the semantic structure of a sentence and its grammatical structure. This approach also appears in the definition of noun and verb. For, they can be defined by considering the grammatical aspects as well as by considering the semantic aspects. Another concept that ʿAbd Al-Rahmān Al-Hāj Sāleh emphasizes is the concept of lafzah. Lafzah which refers to structures larger than words and smaller than sentences takes the third place in his classification for morphemes. In this classification, three types of morphemes have been listed in the Arabic language. The first one is morpheme which is smaller than word and the second one is the word and the third one is lafzah. ʿAbd Al-Rahmān Al-Hāj Sāleh drew attention to the abstraction skills of early nahw scholars and emphasized the importance of the concepts of mawdiʿ and misāl in this context. Mawdiʿ refers to the special positions of the units in the structure, where they perform their certain function and misāl refers to the abstract pattern as the sum of these positions. Therefore, misāl can occur at the level of word, lafzah and sentence. Nahw scholars have defined a misāl for each level and generated many units from this origin. Another concept that ʿAbd Al-Rahmān Al-Hāj Sāleh dealt with within the scope of the Neo-Khalīlian Theory is the concept of ʿāmil. ʿĀmil is specifically related to the misāl at the sentence level. For, in the noun clause, ibtidā, mubtedā and khabar positions, and in the verbal sentence, verb, subject and object positions constitute misāl at the sentence level. This reveals that the sentence, according to ʿAbd Al-Rahmān Al-Hāj Sāleh, consists of the above-mentioned abstract elements. In this study, the basic concepts of the Neo-Khalīlian Theory will be discussed through the different writings of ʿAbd Al-Rahmān Al-Hāj Sāleh, which include his evaluations about early nahw scholars, and by referring to the basic nahw books.
Arabic Language ʿAbd Al-Rahmān Al-Hāj Sāleh Neo-Khalīlian Theory Arabic Grammar Linguistics
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 30, 2021 |
Publication Date | December 30, 2021 |
Acceptance Date | December 10, 2021 |
Published in Issue | Year 2021Volume: 21 Issue: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.