Teolojiden tıbba, felsefeden sosyolojiye birçok disiplinin ilgi alanına giren ölüm, birçok dinde ebedi bir hayata geçiş olarak değerlendirilmektedir. Bu geçiş sürecinde her toplum kendi inançları çerçevesinde çeşitli ritüeller üretmiştir. Toplumlar ölü bedenleri ya mumyalamış, ya yakmış ya da toprağa gömmüştür. Ölüm sonrası süreçte ölen kişinin öte dünya yolculuğunun rahat geçmesi için cenaze törenleri yapılmış, mezarlar inşa edilmiş ve ruhların geri dönüşlerini engellemek için çeşitli sunaklar sunulmuştur. Geleneksel toplumlarda cenaze törenleri yapmak, ölenin yakınları ve aileleri için elzem bir toplumsal görev olarak değerlendirilir. Bu görev sosyal destek niteliğinde karşılıklı gerçekleştirilen bir yardımlaşma ile gerçekleşmekteydi. Ancak günümüz modern toplumlarında cenaze töreni yapmak, bu alanda profesyonelleşmiş şirketlere bırakılmıştır. İnsanlar ölüm sonrası süreç hakkında bilgi sahibi olmadığından, onun karşısında korku, ürperti, teslimiyet, kurtuluş düşüncesi, anlam arayışı gibi duygular yaşamaktadır. Bununla beraber ölüm olgusu çerçevesinde, vasiyet etmek, ölüyü yıkamak ya da ona makyaj yapmak, ölüyle vedalaşmak, ölenin yakınlarına taziyede bulunmak, ölümün ardından yas tutmak gibi birçok faaliyet bulunmaktadır.
Ölüm kendine özgü mekânlar üretmiştir. Bu mekânların zamana, topluma ve kültüre göre şekil aldığı muhakkaktır. Dolayısıyla mezarlıkların, toplumların sosyal ve kültürel dinamiklerin özel bir görünümü olduğu bilinmektedir. Bu mekânlar aynı zamanda ölüme yönelik tutumları yansıtır ve dolaylı olarak sosyal yapı ve onun organizasyonu hakkında bilgiler taşır. Başka bir açıdan birer kültürel peyzaj niteliği taşıyan bu mekânlar, sosyal bir düzen inşa etmek için de kullanılmışlardır. Bununla beraber mezarlıkların toplumun bir aynası olarak değerlendirilmesi, insanları daha dikkatli ve bilinçli bir biçimde hayatları sürdürmelerine etki etmektedir.
Ölüm, bilhassa tıp ve dinin yöneldiği bir konudur. Günümüzde ölümle ilgili birçok meslek bulunmaktadır. Doktorlar, yoğun bakım çalışanları, gassallar, imamlar, avukatlar ve belediyeler ölümle alakalı hizmetler sunmaktadırlar. Belediyeler ölüme dair faaliyetleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu faaliyetlerden biri de defindir. Mezarlıklarda defin işlerini yürüten mezarcılar aynı zamanda, defin için mezarı hazırlar, ölü bedenleri yakınları ile beraber mezara indirir, gerekli yönde bedeni ve başı konumlandırır, taş ya da tahta gibi unsurlarla topraktan korumak için örter, mezarın kapatılması için toprak atar, baş ve ayak taşlarını koyar ve mezarın çevresini temizleme işlerini yapar.
Çalışmada, mezarcıların mesleklerini nasıl anlamlandırdıkları, insanların işlerini nasıl nitelendirdikleri, yaptıkları işlerin aile ve sosyal hayatlarını nasıl etkilediğini tespit etmek amaçlanmıştır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden olgubilim (phenomenology) deseni çerçevesinde yürütülmüştür. Çalışma grubunu Bingöl, Elazığ ve Malatya illerinde mezarlıklar müdürlüğü bünyesinde görevli olarak çalışan on altı mezarcı/defin işçisi oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz tekniği ile çözümlenmiştir. Bu süreç sonucunda tasnif edilen veriler, defin, drama(turjik)tik bir gösteridir, mezarcılık; yemekte konuşulmak istenmeyen bir iştir, damga yapılan işte içkindir, bir uyum mekanizması olarak duyarsızlaşma, rol mesafesi: mezarlıkta kalan iş/eve götürülmeyen iş ve manevi/kutsal iş olarak altı tema altında toplanmıştır.
Çalışma sonucunda, mezarcılık mesleğinin toplum nezdinde yeterli saygınlık düzeyinde algılanmadığı, mezarcıların yaptıkları işlerden dolayı damgalandıkları, zamanla işlerine karşı duyarsızlaştıkları, gündelik hayatlarına devam etmeleri için mesleki rolleriyle aralarına mesafe koydukları ve çeşitli zorluklarla baş etme mekanizmaları geliştirdikleri tespit edilmiştir. Mezarcılar hakkında ulusal alanda bilimsel müstakil bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Bu nedenle mezarcıların ruhsal, sosyal, mesleki, vb. konularda araştırmaların yapılması gerekmektedir. Bu alanda literatürün oluşması için lisansüstü çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Death, which is an interest of many disciplines such as theology, philosophy, medicine and sociology, is considered as a transition to eternal life in many religions. In this transition period, each society has produced various rituals within the framework of their own beliefs. Societies have either mummified, burned, or buried dead bodies. Funeral ceremonies were held, and tombs were built for the deceased to have a comfortable journey to the next world and various altars were presented to prevent the return of the souls. In traditional societies, performing funeral ceremonies is considered a social duty necessary for the relatives and families of the deceased. This task was performed through mutual assistance in the form of social support. However, in today's modern societies, making funerals is left to professional companies. Since people do not know the post-mortem process, they experience feelings such as fear, shudder, surrender, the idea of salvation, and the search for meaning. However, within the framework of death, there are many activities such as making a will, washing the dead or putting on make-up, saying goodbye to the dead, condolences to the relatives of the deceased, and mourning after death.
Death has produced unique spaces. These places are certainly shaped according to time, society, and culture. Therefore, it is known that cemeteries are a particular view of the social and cultural dynamics of communities. These spaces also reflect attitudes towards death and indirectly convey information about the social structure and its organization. From another point of view, these spaces, as cultural landscapes, were also used to build a social order. However, the evaluation of cemeteries as a mirror of society affects people to lead their lives more carefully and consciously.
Death especially is a subject of medicine and religion. Today, there are many professions related to death. Doctors, intensive care workers, ghassals (dead washers), imams, lawyers, undertakers, and municipalities also provide death-related services. Municipalities include activities related to death. One of these activities is burial. In cemeteries, burials are carried out by gravediggers. For this purpose, in the cemetery, those who prepare the grave for burial do their job such as taking the dead bodies to the grave with their relatives, positioning the body and head in the necessary direction, and covering it with elements such as stone or wood to protect it from the soil, throwing soil to close the grave, putting the stones, and cleaning the surrounding of the grave.
In this study, we tried to determine how the gravediggers make sense of their work, how people describe their work, and how their work affects their family and social lives. The study was carried out within the framework of the phenomenology pattern, which is one of the qualitative research designs. The study group consists of sixteen gravediggers/burial workers working under The Cemeteries Directorate in the Provinces of Bingöl, Elazığ, and Malatya. A semi-structured interview form was used as a data collection tool. The obtained data were analyzed by descriptive analysis technique. The themes classified as a result of this process are as follows: The burial is a dramatic/dramaturgic show, the graveyard is an undesirable business to talk about at diner, the stamp is immanent in the work done, desensitization as an adaptation mechanism, role distance: work left in the cemetery/ work not taken home, spiritual/sacred work.
As a result of the study, we determined that the profession of burial is not perceived at a sufficient level of respect in the eyes of society, that the gravediggers are stigmatized because of the work they do, and they become insensitive to their work over time, they distance themselves from their professional roles in order to continue their daily lives, and they take into account the spiritual dimensions of their work in coping with various difficulties. No independent scientific study could be found in the national area about gravediggers. For this reason, it is necessary to conduct research on the spiritual, social, and professional issues of gravediggers. Postgraduate studies are needed for the formation of the literature in this field.
Spiritual/Sacred Work Sociology of Religion Gravedigger Burial Hard/Dirty Work Stigma Depersonalization
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Acceptance Date | June 29, 2022 |
Published in Issue | Year 2022Volume: 22 Issue: 1 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.