Müslümanlar Kur’ân’dan olan her şeyin mushafta bulunduğu, ondan olmayan herhangi bir şeyin de mushafa alınmadığı konusunda ittifak etmişlerdir. Bununla birlikte Abdullah b. Mes‘ûd’un (ö. 32/652-53) Fâtiha ve Muavvizeteyn’i mushafına yazmadığına dair birtakım rivayetler, mushafta Kur’ân’a ait olmayan herhangi bir şey bulunmadığı inancı ile çelişki arz etmektedir. Bu nedenle bu konudaki rivayetlerin kapsamlı ve bütüncül bir şekilde incelenmesine ihtiyaç vardır. Klasik İslâm ilim geleneğinde İbn Mes‘ûd, Fâtiha, Felak ve Nâs’ın konu edildiği yerlerde onun bu sûreleri mushafına yazmaması ve Kur’ân’dan kabul edip etmediği meselesi yer yer değerlendirilmiştir. Yakın dönemde ise bu konuya Abdullah b. Mes‘ûd’un kişiliği, mushafının tertibi, kıraati hakkında yapılan birtakım çalışmalar içerisinde kısmen yer verildiği görülmektedir. Ancak Fâtiha ve Muavvizeteyn’in İbn Mes‘ûd mushafında bulunmaması meselesini Kur’ân-ı Kerim’in korunmuşluğu bağlamında ve müstakil olarak ele alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmanın, İbn Mes‘ûd mushafında Fâtiha, Felak ve Nâs sûrelerinin bulunmaması meselesini Kur’ân’-ı Kerim’in korunmuşluğuyla ilişkili olarak ele alması yönüyle bu alandaki boşluğu doldurması umulmaktadır.
Bu araştırma Abdullah b. Mes‘ûd mushafının sûre sayısı ile Fâtiha Sûresi ve Muavvizeteyn’in onun mushafında yer almadığına dair rivayetleri konu edinmektedir. Çalışmada bu konudaki rivayetlerin İslâm tarihi boyunca nasıl anlaşıldıkları ortaya konulup nasıl anlaşılmaları gerektiği tespit edilmeye çalışılacaktır. Bu doğrultuda konuyla doğrudan ilgisi bulunmayan İbn Mes‘ûd kıraatindeki farklılıklara ve onun Zeyd b. Sâbit’e (ö. 45/665 [?]) yönelik tutumuna yer verilmeyecektir. Zira bu çalışma yalnızca Abdullah b. Mes‘ûd’un Muavvizeteyn ile Fâtiha’yı mushafa yazmaması meselesine odaklanmakta ve konunun Kur’ân-ı Kerim’in korunmuşluğu bağlamında analizini hedeflemektedir.
Çalışmada ilk olarak Abdullah b. Mes‘ûd mushafındaki sûre sayısı ele alınmıştır. Kaynakların naklettiklerine göre onun mushafındaki sûrelerin sayısı ümmetin icmâ ettiği mushaftan farklı olarak yüz on dörtten azdır ve mushafta yer almayan sûrelerin Fâtiha ve Muavvizeteyn olduğu haber verilmektedir. Bu nedenle İbn Mes‘ûd mushafının sûre sayısına dair bilgiler konumuzu doğrudan ilgilendirmektedir. İkinci olarak da İbn Mes ‘ûd’un Fâtiha’yı mushafına yazmadığına dair rivayetler mercek altına alınmış ve bu konudaki rivayetler daha çok onun Fâtiha’yı mushafta yazılı olarak tespit etmediği şeklinde anlaşılmıştır.
Abdullah b. Mes‘ûd mushafında Muavvizeteyn’in bulunmadığı konusunda İslâm dünyasında daha kuvvetli bir algının var olduğu görülmektedir. Bunun sebebi olarak bu konudaki rivayetlerin sayıca çok olması, râvilerinin güvenilirliği ve muteber hadis kaynaklarında naklediliyor olmaları gösterilebilir. Ancak Übey b. Ka‘b’ın Allah Resûlü’nden naklettiği ifadeler ve kendi cevabı dikkate alındığında Muavvizeteyn’in okunuşuna dair İbn Mes‘ûd’un farklı bir eğilimi bulunduğu düşünülmektedir. Bize göre de Muavvizeteyn hakkındaki rivayetlerin sûrelerin okunuşuyla ilgili bilgi veriyor olması kuvvetle muhtemeldir.
Bu çalışma bizi Fâtiha ve Muavvizeteyn’in Abdullah b. Mes‘ûd tarafından inkâr edilmediği sonucuna ulaştırmıştır. Müslümanların çoğunluğu tarafından, tarihin herhangi bir döneminde, onun bu sûreleri kesin olarak inkâr etmiş olduğu fikri makul görülmemiştir. Azınlıkta olan bir görüşe göre o belli bir süreliğine Muavvizeteyn’in Kur’ân’dan olmadığını, bunların istiâze duaları olduğunu düşünse de bu görüşünden daha sonra vazgeçmiştir. Netice itibariyle İslâm dünyasında bu haberlerin hiçbir zaman Kur’ân’ın korunmuşluğu karşısında bir konumda değerlendirilmediği görülmektedir. Zira bu meseleler tek bir sahâbîyi ve onun şahsî mushafını ilgilendirmektedir. Kur’ân’ın muhafazası ise şahıslara verilmiş bir görev değildir. Kur’ân ümmetin ittifakı ile eksiksiz ve ilavesiz bir biçimde muhafaza edilmiştir ve mütevâtirdir. Bu konudaki nakiller ise yalnızca âhad haberlerdir. Bu haberler izaha muhtaç olmakla birlikte Kur’ân’ın muhkemliğine zarar verebilecek bir mahiyette değildir.
Muslims have unanimously agreed that everything from the Qur'an is in the muṣḥaf and anything that is not from it is not included in the muṣḥaf. However, some narrations that ʻAbdullāh ibn Masʻūd (d. 32/652-53) did not write al-Fātiḥa and al-Muʻawwidhatayn in his muṣḥaf contradict the belief that there is nothing in the muṣḥaf that does not belong to the Qur'an. Therefore, there is a necessity for a comprehensive and holistic analysis of the narrations on that subject. In the classical Islamic scientific tradition where Ibni Masʻūd, al-Fātiḥa, al-Falaq and al-Nās are mentioned, the issue of whether he wrote those surahs in his muṣḥaf and whether he accepted them from the Qur'an has been evaluated from time to time. More recently, it is seen that this issue has been partially included in some studies on ʻAbdullāh ibn Masʻūd’s personality, muṣḥaf arrangement and his recitation. However, no research has been found that deals only with the issue of not including, al-Fātiḥa and al-Muʻawwidhatayn in ʻAbdullāh ibn Masʻūd’s muṣḥaf, in the context of the preservation of the Qur'an. It is hoped that this study will fill the gap in the field by dealing with the issue of the absence of al-Fātiḥa and al-Muʻawwidhatayn in Ibni Masʻūd’s muṣḥaf in the context of the preservation of the Qur'an.
This research deals with the narrations that give information about the number of surahs of ʻAbdullāh ibn Masʻūd’s muṣḥaf and that al-Fātiḥa and al-Muʻawwidhatayn are not included in his muṣḥaf. It will be tried to determine how the narrations on the subject were understood throughout the history of Islam and how they should be understood. Thus, the differences in the recitation of Ibni Masʻūd and his attitude towards Zayd ibn Sābit (d. 45/665 [?]), which are not directly relevant to the subject, will not be included because the study only focuses on the issue of ʻAbdullāh ibn Masʻūd not writing al-Fātiḥa and al-Muʻawwidhatayn in his muṣḥaf and aims to analyze the issue in the context of the preservation of the Qur'an.
Firstly, the number of surahs in the ʻAbdullāh ibn Masʻūd mushaf was discussed in the study. According to the sources, the number of surahs in his muṣḥaf is less than one hundred and fourteen, unlike the muṣḥaf agreed by the ummah, and it is reported that the surahs that are not included in the muṣḥaf are al-Fātiḥa and al-Muʻawwidhatayn. For this reason, the information about the number of surahs in his muṣḥaf is directly related to our subject. Secondly, the narrations that Ibn Masʻūd did not write al-Fātiḥa in his muṣḥaf have been examined and the narrations on this subject have been understood as that he did not identify al-Fātiḥa as written in the muṣḥaf.
It is seen that there is a stronger perception in the Islamic world that Ibn Masʻūd did not include al-Muʻawwidhatayn in his muṣḥaf. The reason can be demonstrated as the large number of narrations on that subject, the reliability of theri narrators, and the transmission of them in reliable hadith sources. Considering that Ubay ibn Kaʻb’s statements from the Prophet and his own answer, it is thought that Ibn Mas'ud had a different approach to the reading of al-Muʻawwidhatayn in these narrations. In our opinion, it is highly probable that narrations about al-Muʻawwidhatayn give information about the reading of the surahs.
It has been concluded that al-Fātiḥa and al-Muʻawwidhatayn were not denied by Ibn Mas'ud. At any time in history, the idea that Ibn Mas'ud completely denied these three surahs was not considered reasonable by the majority of Muslims. According to a minority, he later abandoned this view although he thought for a while that al-Muʻawwidhatayn was not from the Qur'an and that he had prayers of asylum. As a result, it is seen that these narrations in the Islamic world have never been evaluated in a position against the preservation of the Qur'an. Because these issues concern only one ṣaḥābī and his personal mushaf. The preservation of the Qur'an is not a duty given to individuals. The Qur'an has been completely preserved without any addition with the alliance of the ummah and it is mutawatir. The tarnsmissions on that subject are only ahad narrations. Although these narrations are in need of explanation, they are not of a nature that can harm the firmness of the Qur'an.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religion, Society and Culture Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2022 |
Acceptance Date | December 1, 2022 |
Published in Issue | Year 2022Volume: 22 Issue: 2 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.